Talaş’ın göğsüne yatmış duruyordu Derin. Gözlerimin dolduğunu hissettim.
Tunç : Aşkım bu çok güzel.
Talaş : Evet yaa. Şunun burnuna bak. Minnacık.
Hemşire geldi ve çocuğu aldı.
Ertesi gün…
Tunç : Aşkım sen kendini çok yorma.
Sabi: Tabi kızım tabi. Sen uzan şöyle. Ben sana yardım edeceğim zaten. Yok mu senin annen baban.
Talaş ağlamaya başladı.
Tunç : Sabi teyzeceğim vefat ettiler.
Sabi : Allah rahmet eylesin. Mekanları cennet olsun.
Tunç : Aşkım niye ağlıyorsun.
Sabi: Ee yeni doğum yaptı olum. Duygusal olur bir süre.
Tunç : Hmm.
Sabi: Tunç ben bu kağıda bir şeyler yazdım sen şimdi git bunları al bakalım.
Tunç : Biz hazırlıkları yapmıştık zaten. Evde olabilir bir çoğu.
Talaş : Evet evet vardır büyük ihtimalle. Ya ben kalkıp alsam ya. Kötü değilim ki.
Sabi: Aa dinlen kızım sen. Yarın kalkarsın ayağa.
Talaş : Ee iyi tamam.
1 saat sonra.
Sabi: Nasıl uyuyor şuna bak ya!
Tunç : Valla saatlerce izlerim ben bunu.
Talaş : Hehe. Güzel baba olcan sen.
Sabi: Ee isim koymak lazım çocuğa
Tunç : İsmi hazır.
Sabi: Neymiş?
Tunç : Derin
Sabi : Derin mi? Kuran’da geçiyor mu?
Tunç : Yoo. Yani bilmiyorum. Geçiyo olabilir. Suyun derinliğinden bahsediyolarsa geçiyordur.
Sabi: Eee olum düzgün isim koysanıza.
Talaş : Sabi teyze benim adımda geçmiyor Kuran’da.
Sabi: Eee işte bu çocuğun ki geçsin.
Tunç : Ben bilmem ki kuran’da geçen isimleri.
Sabi : Ayşe, fatma gibi şeyler işte.
Tunç : Yaa Sabi teyze çok demode o isimler ya.
Sabi: İyi tamam derin koyun madem ama hoca kulağına üflerken kurandan bir isim de fısıldasın.