Hayri amca zaten yumuşak olan havayı espriyle yumuşatmaya çalıştığı için saçma sapan bir duruma düştük. Talaş yalandan güldü.
Sabi : Eee evlilik ne zaman.
Talaş : Hah. İşte bu. Bana bunlarla gelin.
Saçma sapan kahkahalar uçuştu birden. Sanki ben evlilikten kaçıyormuşum gibi bir algı yaratıldı itici gülüşlerle.
Tunç : En yakın zamanda Sabi teyzecim. Zaten biz de o işleri konuştuk geçenlerde.
Hayri : Tabi canım sonuçta yani isim koymak lazım. Hoş olmaz.
Talaş : Ne açıdan hoş olmaz Hayri amcacım?
Tunç : Hah! Hayri amca feminist damarına bastın Talaş’ın.
Hayri : Ya kızım işte toplum.
Talaş : Neyse. Kahvelerinizi nasıl içersiniz.
Sabi : Sade.
Hayri : Sade.
Tunç : Şekerli.
Talaş : Gençsin tabi iç şekerli.
Hayri : Ee Tunç oğlum nasıl oldu bu iş.
Tunç : Yani işte seviştik bir gün yine.
Hayri : Öhöm öhöm. Hayır evladım burnun sargılı ya onu soruyorum. Öbürünü biz de biliyoruz.
Hayri amcanın yersiz şakaları devam ediyordu. Bu sırada Talaş kahveleri getirdi.
Talaş : Hayri amcacım ben anlatayım istersen. Alkol almıştık biraz.
Sabi : Aaa kızım sen hamilesin.
Talaş : Ben çok içmedim Sabi teyzem.
Hayri : Eee
Talaş : Mekandan çıkarken itiş kakış oldu başka bi grupla bodyguardlar arasında. Bi bodyguard yanlışlıkla bana çarptı ben de savruldum haliyle.
Hayri : Ee kızım kuş gibisin.
Talaş : Aynen.
Hayri : Maşallah.
Sabi : Eee.
Talaş : Tunç bodyguarda kafa attı. Sonra o kalktı Tunç’u dövdü.
Tekrar geçmiş olsun dediler. Sessiz sessiz kahvelerimizi içtik bir süre. Hayri amca “dobloyu satayım mı sence?” dedi. “Sen bilirsin amcam” deyip muhabbeti bitirdim. “Sabi teyze gelinlik için ne düşünüyorsun” dedi. Talaş’ın cevabı çok yerindeydi. “Bilmem daha düşünmedim.”