“CHP Rize İl Başkanı Saltuk Deniz’in verdiği bilgiye göre AKP’li Rize Belediyesi, levhasına “T.C.” ibaresi eklenmesini reddetti. Gerekçe olarak, “Eskiden olmaması ve T.C. ibaresinin siyasallaşması” gösterildi.” (İsmail Saymaz)
Eskiden olmaması ne demek? Cevabını verirler herhalde. Buradan bütün yandaş- milliyetçi arkadaşlara sesleniyorum. Eskiden T.C. yoktu ve şimdiyse siyasallaştı deniyor. Çok göbek saldınız hadi hareket biraz.
T.C., Türkiye Cumhuriyeti’nin kısaltması. Bu açıklamaya göre şunu anlıyoruz;
1) TÜRKİYE CUMHURİYETİ Rize Belediyesi’nin web sitesine bakarsak, kuruluş tarihlerini 1869 kabul ediyorlar. (Eskiden T.C. yoktu derken bunu mu ima ediyorlar?) Oraları kurtarılmış bölge miydi? Tak Osmanlı’dan günümüze ışınlandılar! Üfleye üfleye…
2) AKP’li olan belediyeler T.C. ibaresini kullanmıyor pek. Bir de güneydoğu illerinin belediyeleri… Siyasallaşma derken bu mu kast ediliyor acaba? Cumhuriyeti tanımıyoruz mesajı mı? (Verin mehteri, sarkık bıyıklı ve göbekli abiler hoplaya hoplaya, bir ileri-iki geri…)
İzmir Marşı siyasal, Atatürk portreli tişört siyasal… Yeri gelir şanlı Türk Bayrağı siyasal, İstiklâl Marşı okunur siyasal… Nereye kadar…
Sonunda geliyorlar, Türkiye Cumhuriyeti ibaresi siyasal! Deyiveriyorlar. Fesli bir garabet vardı, geberdi gitti. Rol modelleri eksilince üzülmüş olmalılar. Habire yenisini çıkarıyorlar ama durum sizin için ciddi beyler! Sel gidiyor kum kalıyor, söz gidiyor yazı kalıyor!
Hakikat kalıyor. Çanakkale’de ‘ötmesinden’ hicap duyduğum bir şahıs, Cumhuriyet döneminde camilerle ilgili ipe sapa gelmez iddialar dillendirmişti. Bu meczup ne oldu bilmiyorum ama tarihçi yazar Ümit Doğan, belge üstüne belge yayımlıyor.
İngiliz gemisiyle kaçan Vahdettin haininin, İstanbul Beyoğlu Ağa Camiini İngiliz işgal kuvvetlerine sattığını öğreniyoruz. İşgalciler oraya köşk yapacaklarmış. Peki bunun üzerine Ağa Camiini kurtaran ve onaran kim? Mustafa Kemal Atatürk.
Derin tarih (sığ ve yalan olarak okunmalı) adıyla tarihi gerçekleri FETÖ çamuruyla sıvayan biri vardı. Mustafa Armağan. Pek sevilirdi belli mahfillerde. Hocam aşağı hocam yukarı. Ay şöylesiniz, vay böylesiniz. Nereye koysan almayan büyüklükteydi bu şahıs… Zaman gazetesinin yıldızlarındandı. Gemiyi ilk terk edenlerden oldu ayrı… Kirlettiği hakikatler kaldı ama…
Bu karşı devrim cephesinin en sevdiği yalanlardan biri de; Vahdettin’in Atatürk’ü kurtuluş savaşına yollaması ve koruması kollaması falandı…
Ümit Doğan hoca, onu da yerle yeksan etti… Vahdettin’in Mustafa Kemal’i durdurun emrini (Padişah Hatt-ı Hümayunu / 11 Nisan 1921) , Damat Ferit’in fitnecilerin cezalandırılacağı beyannamesini ve Şeyhülislam Dürrizâde’nin fetva belgelerini paylaştı sosyal medyada… Malum, fetvasız olmaz!
“Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş” “Devleti ele geçirdik, her şeyi yaparız” diyenler var. “Vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini (koşulunu) düşünmeyeceksin!”
Atılacağımız vazife neydi sahi? Siyasallaşmadan yani…