Ding dong.
Tunç : Hey be. Oley. Kankam gelmiş.
Erdem : Naber lan zevzek.
Tunç : Kötüyüm olum kötüyüm.
Erdem : Ne oldu be?
Tunç : Gir gir içerde konuşuruz.
Mutfağa gidip biraları kaptım.
Erdem : Ne oldu lan anlatsana.
Tunç : Evden çıkmamı istiyorlar.
Erdem : Kim?
Tunç : Apartman sakinleri!
Erdem : Ahahaha.
Tunç : Ne gülüyosun lan!?
Erdem : Apartman sakinleri demene güldüm. Hatırlamıyo musun olum ilk taşındığında alt karşı komşunuz teyze gelip “5. numaraya dikkat edin. Sütyenlerimi çalıp duruyo” demişti.
Tunç : Hay yaşa! Ben de dedim olum ama yönetici kıl. Aslında beni istemeyen tek o biliyorum. Diğerleri ya alzhemier ya da bebek bezi bağlanmış yaşlılar. Benden rahatsız olamazlar. Olsalar da bir süre sonra unuturlar!
Erdem : Çirkinleşme. Eee napıcan?
Tunç : Bilmiyorum ki. Ev aramaya falan başlayacağım sanırım.
Erdem : Eee beni niye çağırdın olum.
Tunç : Bira içelim diye.
Erdem : Haa yardım falan isticen sandım. Borç morç.
Tunç : Yooo. Haaa denk gelirsen boğaz gören, kiralık, ucuz ev haber verirsin.
Erdem : Ucuz evlerden boğazı göremezsin olum.
Tunç : Ne yaparsın ya?
Erdem : Boğaz kokusu alabilirsin belki.
Tunç : Ohh mis.
Erdem : Açlık anlamında demiştim.
Tunç : Senin sorunun ne biliyor musun Erdem?
Erdem : Dinliyorum Tunçcuğum hadi anlat bakalım.
Tunç : Fazla sofistikesin. Bu hayat için.
Bu sözümün üstüne uzunca bir süre sessizce oturduk. Aradan geçen dakikaların ardından lafa giriştim.
Tunç : Zengin bir kadınla tutkulu bir aşk yaşamak istiyorum.
Erdem : Tutkulu bir aşk?
Tunç : Zengin bir kadınla…