Selen : Tek kelimeyle iğrenç! İğrenç!
Tunç : Kızım saçmalama! Sıradan bir esnaf lokantası işte!
Selen : Evet. Sıradan.
Yemeklerimizi beklerken Selen küçümseyen bakışlarını lokantada gezdirmeye devam etti.
Selen : Yaa. Iyyk.. Sinek kondu masaya.
Tunç : Onlar evcil sinekler.
Selen : Evcil derken?!
Tunç : Lokanta dışına çıkmıyorlar. Efendime söyleyeyim; b*ka konma huyları falan yok. En fazla başka bir müşterinin biber dolmasına konmuştur ya da imam bayıldısına.
Selen : Ha-ha çok komik. Gerzek.
Yemeklerimiz geldi.
Tunç : Ustam yeşil biber varsa alabilir miyim?
Selen : Ustam mı?
Cevap vermedim yemek yemeye devam ettim. Selen yemeğinin büyük bir kısmını yemedi. Tabakları olduğu gibi bıraktı. Ben bu sırada yemeğimin keyfini çıkarmaya gayret ediyordum.
Selen : Yaa şuraya bak her yer örümcek ağı. Yollarda sümüklü böcekler yürümüş. Duvarların boyası akmış.
Tunç : Selenciğim burası esnaf lokantası.
Selen : Pis olması gerekmiyor!
Tunç : Kesinlikle ama şöyle düşün; adam inşaatta çalışıyor, boyacı, kunduracı vs. Üstleri başları bir şekilde kirli olur bu insanların. Tertemiz bir yere gitmek istemezler. Gitseler de kötü hissederler. Tabi bu demek değil ki burası pis. Bence burası gayet temiz! Görüyorsun ya ben de yiyorum ama sen fazladan bi titizlendin. O yüzden rahatsız oldun sanki.
Selen : Ben elimi yıkamaya gidiyorum.
10 dk. sonra.
Tunç : Nerde kaldın ya! Önce temizledin sanırım tuvaleti?
Selen : Ee yani. Mecburen öyle oldu ama hakkını vermek lazım daha kötü bekliyordum!
Tunç : Bu arada baban aradı sen yokken.
Selen : Aaa. Döneyim hemen.
Selen : Efendim baba. Hıı. Söylüyorum. 10-93-95-29-23-2. Tamam görüşürüz. Öptüm. Poka poka.
Tunç : Loto kolonu mu doldurttu baban?
Selen : Anlamadım?
Tunç : Yaa olur ya hani. Loto oynamaya giderler. Her kolonu ailenin bir üyesi doldurur. Şans sepet işleri işte.
Selen : Yaa off. Ne alakası var!
Tunç :Ne bileyim ya sayı falan söyleyince alalala.
Selen : Vergi borcumla ilgili konuştuk. Loto değil!