Yemeksepeti İndirim Kuponunuz!
Apple Music dönem faturanız.
Haftalık spotify öneriliriniz.
Sil, sil, sil, sil…
Eskiden; sabah kahvemi alıp laptopumun karşısına geçer ve maillerimi okurdum. Bu aralar bu alışkanlığım maillerimi silmek olarak değişti. Posta kutumu temizledikten sonra önemli birkaç maile cevap verdim.
Dırın. Dırın. Dırın.
+Efendim.
-Suzan hanım merhaba. Rahatsız etmiyorum umarım. Cumartesi günü olduğunun farkındayım ama çok kısa bir bilgilendirme yapmam gerekiyor.
+Merhaba Tunca Bey. Tabi buyrun.
-Imm. Satışlar resmen patladı. Kitabın ikinci baskısı için onayınızı istiyoruz. Ayrıca 3 imza günü, 2 söyleşi ve 1 röportaj teklifi var. Doğrusu bu işlerle ilgilenmesi için menajer tutsanız yeridir.
+Hmm. Çok sevindim. Baskıya girebilirsiniz tabi. Diğerleri için pek emin değilim. Beni biliyorsunuz kalabalıkta boğulurum.
-Evet ama kitabın kamuoyu tarafından bilinilirliği açısından çok iyi olacaktır.
+Hmm. Düşüneceğim size dönüş yaparım.
-Şeyy. Aslında başta söylediğim gibi bu bir bilgilendirmeydi. Çünkü biz hepsini onayladık.
+Ne ne ne? Bana sormadan neden onayladınız?
-Suzan hanım kitapla ilgili yasal bir çok hakkımız var. Bu hakları bize başta siz verdiniz. O yüzden onayladık.
+Tamam tamam! Çıkmak üzereydim eğer başka bir konu yoksa kapatmam gerekiyor.
-Hayır yok. Size günleri ileteceğim. İyi günler.
+İyi günler.
Derin bir “öfff” çektim. Sözleşmeleri okumaktan nefret ettiğim için başıma türlü türlü aptallıkların gelmesine alışık olduğum için rahatlamaya çalıştım. “Şu sözleşmeleri öykü gibi yazsalar da sıkılmadan okuyabilsek!”
Evden çıkarken gözüme bir zarf ilişti. Üzerinde “Suzan” yazan zarfı alıp içeri girdim. Zarfın içinden üzerinde adres yazan küçük bir kart çıktı. Adres dışında ne bir isim, ne bir bilgi bulunuyordu. Kartı masanın üstüne bırakıp evden çıktım.
***
Yorucu bir Cumartesi yürüyüşünün ardından. İçecek bir şeyler alıp eve döndüm. Film izlemek için bilgisayarımın karşısına geçtim. Filmin dolmasını beklerken bir yandan twitter’a girdim. Komik olmaya çalışan paylaşımlar, kelime oyunları, sosyal sorumluluk çağrıları, politik floodlarlar… Akan yazıların arasından bir tweet gözüme çarptı. “Rutbeli sokakta cinayet.”
Sabah kapıda bulduğum zarftan çıkan kartta bu adresin yazdığına çok emindim. Rutbeli kelimesinin yanlış yazıldığını düşünmüştüm. Doğruca salona gidip karta baktım.
“….Rutbeli Sokak. Şenyurt Apt. No:3”