Zengin olacağı günün yaklaştığı ümidiyle derin bir nefes aldı yaşlı adam.
-Süüüüüüüüüüüüüt! Süüüğüüüt-cüüüüüüüü!
Vaktiyle; bu ses işitildiğinde çocuklar balkonlara çıkar, sevinç çığlıkları atarlardı. Sonra, birer birer kapıları açılırdı hanelerin. Annesiyle kapı arasında boşluk bulan çocuklar kaşla göz arasında sokağa atarlardı kendilerini. Kap-kaçak sesleri; “buraya dön bacaksız!”, “Bak ben sana ne yapacağım!” sitemleriyle birleşirdi böyle zamanlarda. Boşluk bulamayan çocuklar -genelde etine dolgun kadınların çocukları olurdu böyleleri- diğer çocukların sokağa çıktığını görünce zırlamaya başlar, anneleri bir süre sonra -mecburen- geçmelerine izin verirdi.
Sütcünün yaşlı atının etrafında halka oluştururdu mahallenin çocukları. Kedi, köpek gördüklerinde çimdiklemeden duramayan bu bacaksızlar, sütçünün atına uzaktan bakmakla yetinirlerdi. En cesurları bile cesaret edemezdi yaklaşmaya. Hoş ne yaramazlık yaparlarsa yapsınlar karşılık veremezdi at! Yürümeye bile dermanı yoktu zavallının. Yaşlı sütçü yürürmüydü yoksa bu kadar yolu?! Binerdi üstüne birkaç sene önce yaptığı gibi. Fetih ordularının mağrur kumandanları gibi girerdi mahallelere..
İhtiyar sütçü açılan kapılara sırasıyla yanaşır, mahalleliye sütlerini dağıtırdı. Çocuklarla beraber sokağın başından sonuna doğru yürürlerdi böyle. Dağıtacak süt kalmadığında yavaş yavaş eve yürürlerdi.
-Günü bitirdik yine.
Yaşlı adam her zaman yaptığı gibi atıyla konuşmaya başladı. Hayallerini anlattı atına. Zengin olacağı gün neler yapacağını anlattı. “Kimse inanmıyor ama ben inanıyorum” dedi. “Napolyan her zaman haklıdır” diye karşılık verdi at. Atının onu anladığını düşünüyordu düşünmesine ama konuştuğunu duyunca şaşırdı yaşlı adam. “Se-se-se-sen ko-ko-konuştun! Tanrım! Atım konuştu! Bu bir işaret olmalı. Zengin olacağımın bir işareti olmalı! Hadi başka bir şeyler de söyle. Hadi konuş! Lütfen!” “Napolyon her zaman haklıdır” dedi at tekrar. “Başka birşeyler söyle!” diye üsteledi yaşlı adam. “Ne diye Napolyon her zaman haklıdır deyip duruyorsun?!” At tekrar aynı şeyi söyledi “Napolyon her zaman haklıdır!”
Yaşlı adam delirmiş olabileceğini düşündü. “Bir at nasıl konuşur!” diye söylendi kendi kendine. Yolun başında bir adam gördü. Adımlarını hızlandırdı. Adama yaklaştı.
-Merhaba. Sizden bir istirhamım olacak.
-Tabi buyrun.
-Atımın az önce konuştuğunu duydum. Kulaklarım buna şahit.
-Bir atın konuşabileceğini sanmıyorum bayım.