“Umay! Umay! Nerdesin?”
Olca oba meydanında oradan oraya koşuyordu.
“Ah! Umay nereye kayboldun yine?”
***
Eçi’nin gördüğü rüyanın üzerinden tam 20 sene geçmişti. 20 sene çok şey alıp götürdü Büke Obası’ndan. Eçi gördüğü rüyanın ay dönümünde; dolunaylı bir gecede ölmüştü, bilgeler ölmüştü, Umay’ın annesi Talan ölümcül bir hastalığa yakalanıp ölmüştü…
Geçen yıllar boyunca kader ağlarını ilginç şekillerde ördü. Buga, köyün en saygın savaşçısı olmuştu. Eşi öldükten birkaç sene sonra Savaşçı Kün’ün eşi Olca ile evlendi. Olca Umay’a annelik, Buga’ya eşlik etti. Acaba Buga’nın kocasını öldürdüğünü bilse; hançeri kalbine saplamaktan geri dururmuydu cesur Olca?
***
“Burdayım anne!”
“Ahh güzel kızım! Seni bulmak neden bu kadar zor! Hadi gel benimle. Akşam Dolunay var hazırlık yapacağız.”
“Peki!”
Umay istemeye istemeye takıldı peşine annesinin. Hummalı birkaç saatin ardından işleri bitti.
“Kayra’nın yanına gidiyorum!”
“Tamam. Meydanda buluşuruz.”
Umay koşar adımlarla gitti bilge Kayra’nın yanına.
“Hoşgeldin Umay!”
“Hoşbulduk Bilge! Nasılsın? Endişeli görünüyorsun!”
“Evet biraz endişeliyim doğrusu. İlginç bir rüya gördüm dün gece. Dolunay tepeye geldiğinde sağa sola koşturuyordu herkes.”
“Hmm. Bu ne anlama geliyor peki?”
“Bilmiyorum”
“Canavar obamıza saldıramaz! Büke bunun teminatını verdi bizlere. Bunu sen söylemiştin. Saldıramaz dimi bilge?”
“Evet kızım. Büke sözünü tutar Canavar bize saldıramaz ama…”
Kayra sessizliğe büründü. Alnındaki kırışıklıklar iyiden iyiye belirginleşti. Düşünceli hatta ve hatta çaresiz görünüyordu.
“Ama ne? Endişeleniyorum!”
“Belki de kötü yorumlanması gereken bir rüya değildir. Biraz endişeli davranıyor olabilirim boşver.”
***
Oba meydanına toplandı herkes. Yıllardır olduğu gibi indiler Büke Nehrinin kenarına. Bilgeler savaşçıya Canavar’a sunacakları sunuları verdiler. Savaşçı yavaş yavaş girdi suya. Birkaç saniye önce coşkuyla akan suyu dindi Büke’nin. Kolayca geçti savaşçı nehrin diğer kıyısına. Gözden kayboldu sonra. Bükeli genç kızların umut dolu şarkılarıyla beklemeye başladı obalılar.
Ağaçların arasından bir hışırtı duyuldu. Herkes dikkat kesildi. Yiğit savaşçı sanki tanrı onu tutup fırlatmış gibi nehrin diğer kıyısından Bükelilerin üstüne doğru fırladı, yere düştü. Herkes şaşkın şaşkın bakakaldı savaşçıya. Ona doğru hamle yaptı obanın genç savaşçıları. Yerde yarı baygın yatan savaşçı olan gücüyle bağırdı. “KAÇIN!”
Savaşçının sözü bitmeden nehrin karşı kıysında bir hareketlilik belirdi. Bir kurt sürüsü (5-6 kurttan oluşuyordu bu sürü) nehrin karşı kıyısında hırlaya hırlaya bakıyordu Bükelilere. Bilgelerden birisi atıldı söze.
“Herkes evlere dönsün! Savaşçılar mevzi oluşturun! Aç kurtları obamıza sokmayın!”
Obalı kadınlar, gençler, yaşlılar, toprak sürenler, kıyafet dikenler… Kısaca savaşçı olmayan -hemen hemen- herkes obaya döndü. Savaşçılar nehir kıyısına yan yana dizilip mızraklarını Kurtlar’a çevirdiler.