Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Oooppps!!! – SBGH A.Ş.

“O neydi ya?” Dona

“O neydi ya?”

Dona kaldım. Bir kaç adım geriye doğru gittim. Çöpün yanında bulunan gazete küpürüne doğru eğilip dikkatlice baktım. Köşe yazısının başlığına takıldı gözüm. “Sıradan Bir Gün Hezeyanı A.Ş.”

Kağıdı yavaşça aldım. Rahatça okuyabilmek için başlığın üzerine denk gelen kıvrılmış sayfayı ayırdım. İlk cümleyi okudum. Kulağımda bir çınlama hissettim. Panikle birden ayağa kalkmaya çalıştım. Bu başarısız denemem- o kadar başarısızdı ki- kaldırımda yürümeye çalışan bir beyefendiye çarpmamla sonuçlandı. “Pardon” deyip kenara geçtim. Derince bir nefes alıp elimdeki kağıda baktım. “Sıradan Bir Gün Hezeyanı A.Ş.” yazıyordu. Günlük hayatımda çokça kullandığım bir laftı bu. Birilerine “Eee sıradan bir gün hezeyanı işte” falan gibilerinden şeyler söylediğimi çok iyi hatırlıyorum. Okumaya devam ettim. Okudum okudum okudum. Okudukça tuhaf hissettim. Her nedense okuduğum bu hikaye vaktiyle Şelale’den duyduğum bir hikayeye benziyordu. Hani şu Erdem ile ayrılmalarına sebep olan Seda denen kadın mevzusu. İşin garibi karakterin adı doğrudan Erdem ve Seda’ydı. Derince bir nefes aldım. Gazeteyi çantama sıkıştırıp kafelerin olduğu bir sokağa doğru yürümeye başladım. Sakin bir tanesini beğenip oturdum.

Kendime bir kahve söyledim. Gazeteyi çıkarıp baştan okumaya başladım. Yazının sonuna geldiğimde bir sigara yaktım. Bu hikayeyi duyduğum zamanı anımsamaya çalıştım. Şelale’nin ölümünden 3-4 ay öncesine ait bir hikayeydi bu. Hani şu nezarethaneye atıldığımız ve Erdem’in “Seda Seda” diye sayıkladığı gün… Gazetenin tarihi ile hemen hemen aynı döneme denk geliyordu. Sigaramdan derince bir nefes alıp gözlerimi kalabalığa diktim. Bu hikayeleri Erdem yazmış olabilir mi? Hemen köşe yazarının adına baktım  “Vapur Bey” suratımda bir tebessüm oluştu. Vapour Wave akımının güzide örneklerini paylaşan ve severek takip ettiğim bir instagram hesabı geldi aklıma “Allah allah” diye söylendim. “Erdem’in böyle şeylere ilgisi yoktur ki?” “Hay allah nedir bu ya?”

 Yazıyı tekrar okumaya başladım. İkinci paragrafa geldiğimde gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Aklımı yitiriyor olabilme ihtimalime karşı yüksek sesle okudum. “Nasıl anlatayım. Sanki böyle Şelale’yi aldatıyormuşum gibi ama tam öyle de değil.” Birazcık öfkelendiğimi hissettim. Bunu resmen Erdem yazmış!! İsimleri hiç değiştirmeden anılarını köşe olarak yayınlatmış adam!!!

Telefonumu çıkardım. Erdem’i aradım. Açmadı. Uzun süredir Erdem’le görüşmediğimiz aklıma geldi. Hesabı ödeyip kalktım. Yürümeye başladım.

Telefonumun titrediğini hissettim.

-Efendim.
+Talaşcığım beni aramışsın.
-Şey evet. Imm. Naber, nasılsın meselesine sonra geçicem. Sana bir şey sormak istiyorum.
+Tabii tabii sor.
-Az önce bir gazeteye denk geldim. O gazetede bir köşe yazısına denk geldim. Köşe’de yazılan hikaye bana oldukça tanıdık geldi.
+Eee?
-Şey.. Mmm. Şelale’den duyduğum bir hikayenin birinci ağızdan anlatıldığı bir hikaye gibi düşün bunu.
+Peki tamam.

Tüm Hakları Saklıdır. | Renowtech