Tık tık tık.
+Gel.
-Günaydın efendim.
+Günaydın Hüseyin efendi.
-Dün istettiğiniz rapor geldi Kaymakam Bey. Buyrun.
Dosyayı masanın üzerine koyup iki adım geri çekildi. Elimle beklemesini işaret edip dosyayı elime aldım. Kapağa kocaman puntolarla yazılmış yazıya baktım. “Ökkeş ile ilgili rapor”
+Güzel.
Hüseyin efendiye baktım. Meraklı gözlerle beni incelediğini fark ettim. Birkaç dakika sonra kapının önüne çıktığında şu an bana doğrultulan bu meraklı bakışların onlarcası Hüseyin efendiye yöneltilecekti. Kurum çalışanları yeni kaymakamın -yani benim- nasıl biri olduğumu sorup duracaklardı adamcağıza. Bu soruların çok azı mizacımla ya da karakterimle ilgili olacaktı. Asıl merak edilen mevcut rahatlığın ve düzenin devam edip etmeyeceğiydi. Bundan adım gibi emindim.
+Sen tanır mısın bu Ökkeş’i?
-Valla bizim kasabada bir sürü Ökkeş var. Soyadını derseniz bilirim belki ama…
+Hmm. Olmaz soyadını söyleyemem sana.
Hüseyin efendi meraklı bakışlarını tekrar üzerime doğrulttu.
+Sor hadi sor.
-Nasıl efendim?
+Sor diyorum sor. Aklında bir soru var belli ki!
-Bu Ökkeş hangisiyse artık. Suç mu işlemiş ki?
+Hayır. Bu raporları ilçe halkını tanıyabilmek için hazırlattırdım. Aksi halde insanını tanımadığım bir yeri nasıl yönetebilirim?
-Doğru söylüyorsunuz efendim.
+Bana bir çay getirebilir misin Hüseyin efendi?
-Tabi efendim. Hemen getiriyorum.
Hüseyin bey çıktıktan sonra. Dosyanın ilk sayfasını açtım. Ökkeş’in kimlik bilgileri, üzerine kayıtlı tapular gibi bazı bilgiler vardı. Bu bilgilere kısaca göz atıp diğer sayfaya geçtim. Bu sayfa Ökkeş ile ilgili izlenimlerin yazılı olduğu düz metinlerden oluşuyordu. Raporu hazırlayan kişi Üniversite yıllarımdan tanış olduğum değerli bir dostum olduğu için iyiden iyiye meraklanmıştım.
Tık tık tık.
+Gel.
(hüseyin elinde çay ile girer)
-Buyrun efendim.
+Sağol Hüseyin efendi. Öğleden sonra aracım hazır olsun. İlçeyi gezeceğim.
-Tamam efendim.