Gulyabani ismini ilk defa annemden duydum. “Gel bakayım sana bir hikaye anlatacağım” demişti. Meraklı bir çocuk olduğumdan hemen biti verdim yanında. “Ama” dedi. “Önce şu sütünü iç bakalım. Sonra yatacaksın ve ben sana hikaye anlatacağım. Anlaştık mı?” Ağzımda bardakla -evet der gibi- kafamı salladım. Şaşkın gözlerle baka kaldı bir süre… “Güzel” dedi. “Sen yatacaksın ve ben sana hikaye anlatacağım.”
Sütüm bittikten sonra elimden tutup odama götürdü. Pijamalarımı giydirip yatağa yatırdı.
“Aferin benim akıllı oğluma. Erken yatacak ve ben ona hikaye anlatacağım” dedi. Yorganı omuzlarımın üzerine bırakıp açıkta kalan bir yerlerim varmı diye kontrol etti. Yanı başıma oturup başımı okşadı. Yüzüne uzun zamandır görmediğim sıcak gülümsemesini kondurdu. Bu sırada kafasını birazcık yana doğru eğip bir süre bana baktı. Alnıma bir öpücük kondurdu. “Hadiii” dedim. “Hikaye anlatacaksın.”
-Tamam tamam. Anlatıyorum. Bir varmış bir yokmuş…
Heyecanla dinlemeye başladığım hikayeyi bir süre sonra korku dolu gözlerle takip eder oldum. Gulyabani beni bir hayli korkutmuştu.
8 yaşında bir çocuk için; geceleri sokaklar boşaldığında ortaya çıkan ve uyku saatinde uyumayan çocukları korkutan, onları kaçıran hatta bazen onları öldüren bir yaratığın ne denli ürkütücü olabileceğini düşünün… Annemin anlattığı hikaye amacına ulaşmıştı. O günden lise çağlarıma kadar hep erkenden uyudum. Annemi üzmedim.
Lise çağlarına geldiğimde bu gulyabani meselesi ile arama mesafe koydum. Geceleri geç uyusam dahi rahatsızlık hissetmiyordum. Birkaç sefer camdan dışarı bakmama rağmen bir şey de göremeyince iyiden iyiye bu meselenin saçmalık olduğunu düşünmeye başladım. Gulyabani meselesi ile ilgili kafamda yeni bir bilgi oluşmuştu. “Gulyabani yoktur ve çocukları korkutmak için uydurulan sıradan bir korku hikayesidir!”
Gulyabani mevzusunu hayatımdan temelli çıkardıktan sonra. Kendi hayatımı yaşamaya başladım. Önce liseden mezun oldum. Sonra üniversiteye başladım… Derken; ailemden uzakta geçen uzun yıllar, çalışma hayatı, alkol, sigara, uyuşturucu, sağlık sorunları, hayatıma giren kadınlar, kaybettiğim dostluklar, sağlıklı yaşam ile ilgili takıntılı dönemler, düzenli ilişki denemeleri, annemin ölümü, birkaç sene sonra babamı kaybetmem ve içine düştüğüm derin yalnızlık…
Nasıl oldu bütün bunlar?
Nasıl bu hale geldim?
Galiba bütün bu olan biten Gulyabani ile ilgili. Çocukluk masumiyetimden olsa gerek, yıllarca -gerçekten- canavar göreceğim ihtimalinden korkmuştum. Daha sonra saçma hatta komik gelen bu fikri terk etmiştim. Şimdi bakıyorum da erken yatmadığım zamanlar gulyabani beni her seferinde bulmuş. Bana zarar vermiş. Belki de ben birilerinin gulyabanisi olmuşum. Bilinmez. Sıcak gülümsemesini anımsadım şimdi. Anneciğim ne kadar haklıymış. Işıklar içinde uyusun.