Grubu en arkadan takip ediyordum. Bir yandan uzun boylu, kıvırcık saçlı esmer çocuğa yürümesinde yardımcı oluyor bir yandan Hazal’ın “nasılız” diye bağırışlarına “süperiz” diye cevap veriyordum.
10-15 dakika kadar yürüdük. Karanlık bir sokağa girdik. Bir apartman girişinde durup sağ baştan saydık. (insanlar alkollü olduklarında pek de komik olmayan türlü şeyler yapıp kahkahalar atarlar. Bu öyle bir andı)
Merdivenlerden düşe kalka çıktık. Bir yandan kıvırcığı taşımak zorunda olduğum için eve en son ben girdim. Girdiğimde herkes bir köşeye -çoktan- yatmıştı. Kıvırcığı salona götürüp yerde bulunan yatağa yatırdım. Kafamı kaldırıp salona baktım. 3 lü koltukların birine kel kafalı çocuk, diğerine Hazal yatmıştı. Yan odaya geçtim. Tek kişilk bir yatakda Sezen ve Kerim yatıyordu. Salona geri döndüm. Yatabileceğim tek yer iki koltuktu. Birazcık oturdum. Midemin bulandığını hissedip doğruca lavaboya gittim.
Kustum.
Yüzümü yıkadığımda rahatladığımı hissettim. Bir sigara yakıp mutfağa geçtim.
Kimin bu ev?
Buz dolabının üzerine bakındım. Çeşitli magnetlar gördüm. Bu magnetların altında fotoğraflar vardı. Birazcık yaklaştım. Fotoğraflar Sezen’indi. Ailesiyle çekildiği fotoğraflar. Dağcılık kulübünde çekildiği fotoğraflar…
Sigaram bittikten sonra salona geçtim. Koltuğa uzanıp sırtımı salona döndüm. Uzunca bir süre uykumun gelmesine beklediysem de nafile…
Evimde değildim. Uykum asla gelmeyecekti. Beklemeye başladım. İçimi bir tedirginlik kapladı. Yüzüm duvara dönük olmasına rağmen ara ara arkama dönüp kontrol ediyordum. İlginç tıkırtılar duyduğum paranoyası ile bu hareketim git gide sıklaşmaya başladı.
TAK TAK.
Bu sefer duyduğum sesin kuruntu olmadığına adım gibi emindim. Kapı çalınmıştı. Yavaşca doğruldum. Cesurca davranmaya çalışıyordum. Kapıya yanıştım. Usulca kolu çevirip açtım. Karşımda sarışın orta boylu bir adam duruyordu. Soluk tenli, göz altları morlaşmış bu adam gözlerini -mat bakışlarla- bana dikmişti. Kafasıyla selamlayıp yanımdan geçti. Doğruca Tuvaletin yanında bulunan odaya gitti. Bu odanın varlığını o ana kadar fark etmemiştim. Girer girmez ışığı kapattı.
Salona geçtim. İkili koltuğa yattım.
Kimdi o gelen?
O yabancı kim?
Bu yabancılar kim?
Ben neden burdayım?