Sonunda Gecenin
Çeşit çeşit dostluklar,
Çeşit çeşit aşklar…
(o kadar çeşitlidir ki bunlar saymakla bitmez)
İyi günde, kötü günde…
Hastalıkta, sağlıkta…
Hep birlikte, nice mutlu yıllara…
EVET deriz bağıra çağıra…
(bu söz de diğer bütün sözler gibi kibir kokar)
Bazen tatlı atışmalar,
Bazen ciddi tartışmalar…
Matlaşır bakışlar, yıpranır gülüşler…
(dönüşü yoktur artık. İstikamet “O Gün!” Tam yol ileri)
Eskisi gibi değildir hiçbirşey.
Bir gün, bir gece, o gece oluverir.
(o hemen anlaşılır zaten)
Sonunda gecenin
Herkes için herkes
Ya adidir, ya şerefsiz, ya vicdansızdır ya ahlaksız…
(saymakla bitmez örnekler)
Gecenin sonunda,
Herkes değersizdir.
Herkes sevimsiz.
(bunu görebilmek gerekli)
***
Alevler Yükselirken
Karne gününde bir çocuğun,
Tam da ahali dizilmişken bahçesinde okulun.
Müdür beyin arkasında duran kaşları çatık betonu
Alevler sarsın.
En mutlu gününde aşıkların,
Tam da sonsuz mutluluğa EVET diyecekleri sırada
Perdeler tutuşsun.
O koca salonu.
Alevler sarsın.
Büyüdüğü evi ziyaret ederken bir adam.
Tam da hüzünle karışık coşku dolmuşken içine adamın.
Küçük bir çıtırdama duysun balkondan.
Nedir diye bakmaya kalmadan.
Ahşap evi
Alevler sarsın.
Her gün yürüdüğümüz şu kordon,
Takıldığımız kafeler, barlar…
İçimizi ısıtan ne varsa şu hayatta.
(hoş! sadece dokunmadığımız sürece içimiz ısınır)
Alevler sarsın.
Hem de öyle bir sarsın ki;
Limana demir atmış küçük balıkçı teknesi de alsın nasibini;.
Şehrin orta yerinde duran tahta at da.
Hiç günahı olmayan da tutuşsun bir tarafta,
Cehennemlik olanda.
En güzel gülen de dumana boğulsun,
Suratından bin parça düşen de.
Bileni de sarsın, bilmeyeni de.
Göreni de sarsın, görmeyeni de.
Seni de sarsın, beni de…
Alevler yükselirken usul usul.
Şehrimi yangın sarsın.