Şelale : Günaydııııııııııııııııııııın.
Bir gözümü -güç bela- açtım.
Şelale : Şu pencereyi açalım. Temiz hava girsin…
Talaş : Yaa üşüdüm!!!!
Şelale : İyi işte uykun açılır!
Talaş : Öfff. Erken değil mi ya?
Şelale : Tatlım toplantı 11:00’de. Kalk hadi kahve içelim. Birazcık laflarız falan. Erken gideriz hem.
Talaş : İyi iyi.
Yıllarca merak etmişimdir. Nasıl oluyor da Şelale sabahları böyle motivasyonlu, böyle pozitif uyanabiliyor? Garip bir şekilde hoşuma gitti bu durum. Azıcık kıçı kaldırmak lazım diye düşündüm. Doğruca lavaboya gittim. Buz gibi suyu yüzüme çarptım. Kendime geldiğimi hissettim. Salona döndüğümde Türk kahvelerimiz hazırdı.
Talaş : Mmm. Eline sağlık. Sabahları senle uyanmak ayrı bir enerji veriyor insana valla.
Şelale : Ahaha. Öyledir.
Bir süre sessizce kahveleri içtik. Pencereden dışarıyı izliyordum. Caddede yürüyen insanlara bakındım. Bir kadın park bahçesinin kenarlarında sokak köpeklerini besliyordu. Her birisiyle tek tek ilgileniyordu. Bu sırada Şelale lafa girdi.
Şelale : Talaşcım. Şimdi bir şekilde bugünkü görüşmemiz olumlu geçerse avans alma aşamasına geçiyoruz. Bu avansın bir bölümüyle uzun süreyle araba kiralayalım diyorum. Süreç hızlandığında sürekli gidip gelmemiz, dışarı çıkmamız gerekecek ne yalan söyleyelim her seferinde Erdem’den rica edesim yok. Sana söylemeyi unuttum ama haftaya dış-mekan ve iç-mekan için yer bakmaya başlıyoruz. İçimize sinmeme ihtimaline karşın; boş vakitlerimizde kendimiz çıkar bakarız.. Eee bunun için araba şart. Ne diyorsun. Nasıl yapalım?
Talaş : Neyi nasıl yapalım?
Şelale : Ohaaa. O kadar anlattım!!!!
Talaş : Yaa başta dinliyordum aslında. Sonra daldım. Kusura bakma. Kafam dağınık biraz.
Şelale : Tamam tamam. Hadi kalk hazırlan gidelim.
Valizimi boşaltmadığım için elime ilk geçenleri yatağın üzerine doğru attım. O sırada Şelale koridordan geçiyordu. Kapının önünde durdu.
Şelale : Bak yaa valizini boşaltmamış.
Talaş : Üşendim.
Şelale : Acaba!
Talaş : Gerçekten.
Şelale : Acaba?
Talaş : Bilmiyorum. Yani size anca yetiyor burası. Geçici bir süreliğine geldim ama “geçici süre” ne acaba. Tembellik etmeden düzenimi kurmam gerekiyor! Bunun farkındayım.
Şelale : Hmm..
Talaş : Valizi boşaltmalı mıyım? Emin değilim. İnsan gerçekten ait olmadığı yerde valizini boşaltmamalı belki de…
Şelale : Ohaa!
Talaş : Hayır hayır yanlış anlamanı istemiyorum Tunç’la geldiğimiz noktayı görüyorsun. Kendi evimden çıkmamla* başlayan süreç sonunda hayatımda -daha önce- hiç tecrübe etmediğim bazı durumlarla yüzleşiyorum. İnsan, gerçekten ait olduğu yeri, kestiremeyebiliyor bazen.
Şelale : Bunun için kendini suçlayamazsın. Yaşamak dediğin bu zaten. Daha doğrusu başkalarıyla yaşamaktan “gerçekten” vazgeçemediğin sürece bu tip can sıkıcı durumlar karşına sürekli gelecek. Valizini boşaltmaman düşüncelerine sadık olduğunun bir göstergesi mi bilmiyorum ama her gün azar azar boşaltmak çok daha saçma bir durum.
Talaş : Galiba haklısın.
Şelale : Hangi konuda?
Talaş : İşte. Valiz. Düşünceler falan.
Şelale : De-li-ri-ci-ğim. Dinlemiyor haspam!!! Hadi hadi hazırlan.
*Talaş; Tunç ile aynı eve çıkmadan önce, kirası babası tarafından ödenen bir evde oturuyordu. Tunç ile eve çıktıktan sonra Tunç’un ev kirasına ortak oldu. Şimdi evsiz kaldı ve “babişkoooo kira işine geri mi dönsek?!” diyemiyor. O sebeple bu durumu anlatırken “daha önce karşılaşmadığım durumlarla yüzleşme” şeklinde bahsediyor.