“Yumruklarıyla dövüşen, dudaklarıyla sevişen çapkın hafiye Mayk Hammer’ın maceraları”. 1961’de Plastik Yayınlarından çıkan Mayk Hammer polisiye roman serisinin reklamında böyle diyor.
Mayk (Mike) Hammer, Mickey Spillane’nin romanlarında bir kurgu karakter. “Yalnızca kendi yumruğuna, silahına, aklına güvenen, bu vurduğu vurduk kırdığı kırdık acımasız, maço dedektif tipi…”
(Tanım Ahmet Ümit’e ait)
Türkiye’de milyonlarca kopya satmış Mayk Hammer romanları üzerine uzmanlık geliştiren Turhan Günay, Mike Hammer tüm dünyada neden bu kadar ilgi çekti sorusunu ise şöyle yanıtlıyor: “İnsanlar kendileri için aradıkları bireysel kurtuluşu Mike Hammer’la buldu. Hammer’ın yasal olmayan hareketi çok fazla. Bu yönü insanların intikam alma duygusuna tam anlamıyla cevap veriyor. Bu yüzden ilgi çekti. Bu dedektifin yaptıkları doğru olmasa da insanlara sempatik geliyor.”
6 romandan sonra uzun bir ara vermiş Amerikalı yazar. Türk yayınevleri, devam romanlarının duyurusunu yapmış bu arada… Satışlar da iyi gidiyor…
Hay Allah! Ne yapmalı, o zaman…
Devam romanları bizim yazarlara ısmarlanmış. Yazarlar tanıdık; Kemal Tahir ve Afif Yesari, en bilinenleri. Sunucu Orhan Boran ve Halit Kıvanç bile yazmış… Yıllar içinde Türkiye’de satışa sunulan Mayk Hammer serisi romanlar 250 civarında.
Mayk Hammer “bizden biri” olunca neler mi olmuş… Mayk Hammer “üreten” isimlerden biri olan Afif Yesari Amerika’ya hiç gitmemiş…
“… patron, ressama para vermemek için yabancı dergilerden ve jiletle kesip oyduğu ve ayrı ayrı harf ve resimleri yan yana yapıştırarak hazırladığı ve kompozisyonunu da aynı yöntemle yaptığı kapakları bana veriyor ve ben de romanı bana verilen kapağa göre uyduruyordum. Kapağı alıp eve geliyor, bi kahve, bi cigara içiyor ve Nevyork şehir rehberini önüme açarak kafadan gayri müselleh (deli) detektifi daha da çileden çıkaracak serüvenlere koşturuyordum.”
“… Serüvenlerini ürettiğim detektifi uyduran yazar, uydurduğu detektiften daha üşütüktü ve bu nedenle detektif de ipe sapa gelmez bir hergelenin tekiydi. Ben, herife az bi şey çeki düzen verdim, bayağı adama döndü, daha insancıl oldu ve doktor o sıralar bana içkiyi yasakladığı için ben de ona viskiyi bıraktırdım. Böylece bu kitaplardan 200 kadar yazdım.”
Konuyu inceleyenler, Kemal Tahir’in yazdığı 10’un üzerinde “yerli” Mayk Hammer romanını ise başka bir yere koyar. Kahramanı fazlasıyla Türk’tür.
Yerli malı Mayk;
- “Nevyork şehrinin temeline tükürür.” “Karının iman tahtasına çöküverir.”
- New York’un azgın çetelerine karşı savaşan Mayk,
“herifleri önüne katıp” bir pataklar ki “iflah olmamacasına…”
- “Bir şamar birine, bir şamar ötekine, neye uğradığını şaşırır çorbacılar.”
- “Şamarı aşk edince ortalık ana baba gününe döner.”
- Mayk, bir batakhanede oturmuş bir yandan viskisini yudumlar, bir yandan New York dilberlerini çimdikleyip Orta Anadolu lehçesiyle komplimanlar yapar.
Birden bir “velvele kopar” ve adamımız dalar hadisenin ortasına. Dur bakalım, kim kimdir, mesele nedir, neden durup dururken olaya karışmayı üstüne vazife almaktadır…
Bizim kuşaklara ziyadesiyle tanıdık gelen bu gibi durumlar artık eski Türkiye’de kaldı. Yeni Türkiye ise ziyadesiyle renksiz ve artık tek tip…
Bu nadide vesileyle; Buzdolabı, TV, fırın, çamaşır makinesi, cep telefonu, internet, duble yollar, kocaman hava limanlarının olmadığı 2002 öncesini hasretle anıyorum.
Hey gidi hey… Ne zamanlardı ama… Gaz lambası altında; bir gecede,
bir Mayk Hammer bitirirdik…