Malumunuz, diyelim bir hadise bir kesimin hoşuna gitmedi veya işine gelmedi mi bir gümbürtüdür gidiyor… 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası adaylığımız hüsran sonuçlandı mesela.
Eski iletişimcilerden yeni yandaş yazar, “ne kadar münafık varsa, Almanya kazanınca saldırıya geçti” diyebiliyor. Sosyal medya bildiğiniz üzere, karpuz gibi ikiye ayrılmış vaziyette. Üstelik seviye epey düşük seyrediyor. Genellikle, kof, kibirli bir eda ve ağır hakaret hakim kendilerine bir süre önce “mağdur” diyenlerde…
Bir taraf ne yaparsa yapsın, doğru. Karşı çıkanların tamamı bozguncu…
Muhalif parti genel başkanının jest ve mimiğiyle: “Böyle bir şey olabilir mi, Böyle bir şey olabilir mi…” O, istediği kadar çırpınsın oluyor işte…
Pırıl pırıl statlar yaptık, mis gibi duble yollarımız var, havalimanlarımız, şuyumuz buyumuz. Kıskançlıktan başka bir şey değil yani UEFA’cıların yaptığı. Neymiş insan haklarıymış. O zaman Rusya ile Çin’e nasıl organizasyon verdiler? Hiç!
TRT Spor seyrediyorum. Sonuç açıklandı, stüdyoya dönüldü. Üç kişilik sunucu ekibin ağzını bıçak açmıyor. Neyse biri dile geldi. İnanamadığını samimiyetle gördüm. Onların filmleri neymiş… Anlamamış bile. Bizim hakkımızmış. Çöldeyim, susuz kaldım sandım.
Konu futbol olunca “kahve edebiyatı” kaçınılmaz oluyor. Ancak konunun uzmanı, Kadir Has Üniversitesi Spor Çalışmaları Merkezi Müdürü Emir Güney’in yazısını okumalısınız. (http://www.diken.com.tr/kultur-mirasi-yerine-insaat-mirasi-sunarsan)
Süreci bilimsel titizlikle özetliyor. Cımbızlayayım:
- “UEFA’nın 21 Eylül’de yayınladığı değerlendirme raporunda adaylık dosyaları incelenmiş ve adayların hangi alanlarda güçlü hangilerinde ise takviyeye ihtiyacı oldukları detaylı bir şekilde izah edilmişti.”
- “Almanya’nın güçsüz diye tabir edebileceğimiz pek bir yönü yokken Türkiye’nin başvurusunda dosyadaki tabiri kullanmak gerekirse ‘endişe verici’(a matter of concern) bulunan birçok başlık vardı.
- “Stadyumlarımızın rakibimize göre daha yeni olması belki sportif altyapı anlamında bir avantajdı ama stadyumlara gitmek için önce yol da gerekiyordu.”
- “Öte yandan Trabzon, Bursa ve Antalya’ya tren yoluyla ulaşımın olmaması, özellikle Gaziantep ve Trabzon’un diğer şehirlere kara yoluyla da hayli uzak kalması adaylık sürecimizde bizi en çok zorlayan hususlar oldu.”
- “Şehir içi ulaşım imkanları konusunda da rakibimizin fazlasıyla gerisinde kaldığımızı söylemek yanlış olmaz. İstanbul dışındaki hiçbir aday şehrin toplu ulaşım imkanları UEFA’nın kriterlerine göre yeterli düzeyde değil.”
- “İstanbul ve Antalya dışındaki tüm aday şehirlerin otel kapasitelerinin gene rapordaki ifadeyle belirtmek gerekirse‘çok kısıtlı’(very limited) olarak açıklanması adaylığımızı güçsüzleştiren en önemli etkenlerden biriydi.”
- “Eğer ulaşım ve konaklama konularında bir denge yakalanmış olsaydı büyük ihtimalle insan hakları hususu daha fazla ağırlığa sahip olacaktı.”
- “Özetlemek gerekirse, aslında en güçlü özelliklerimizden biri olduğunu iddia ettiğimiz inşaat ve altyapı alanlarında Almanya’dan asıl darbeyi yedik.”
- “Türkiye’nin filminde vizyon beyanımız olan ‘Birlikte Paylaşalım’ifadesini açıklamak yerine futbol tutkumuzun lig maçları ve stadyumlarımızın yeniliği üzerinden, kültürümüzün de Nusret’in etleriyle açıklanmaya çalışıldığını gördük.
- “Almanya’nın vizyon beyanı olan‘Futbolla Birleşelim’ ifadesi ise kurgusal bir EURO 2024 final maçından tarihsel süreçte geriye doğru giderek ev sahipliğinin açıklandığı ana kadar yaşananları özetleyen ve sonunda kazananın futbol olacağının vurgulandığı bir tanıtım filmiyle sunuldu. UEFA yönetim kurulu da verdiği oylarla aslında kazananın futbol olduğunu ilan etmiş oldu.”
Statlarım yeni bi kere niye vermiyon kardeşim… Bunların aklını alırız biz!
Ama gene de… Vay efendim Türk olduğumuzdan, Müslümanız ondan yani!
Bir de çekemiyorlar anacım, kıskançlık yani!
Yoksa neyimiz eksik?
Not:
Sevgili sınıf arkadaşım Turgay Yıldız, bir süredir rahmetli Levent Kırca’nın politik mizah geleneğine (sosyal mecrada) yeni bir soluk getiriyor.
1 Ekim’den itibaren TELE-1 ekranlarında olacak. Saat 20.30’da…
“SIVI YORUM”u izleyin derim…