-Talaaaş! Çok değişmişsin!!!!!
-Ahaha. Artık daha güzelim değil mi?
-Eveeet. Bomba olmuşsun. Saçın çok iyi olmuş. Temelli döndün değil mi? Vazgeçmek yok!
-Evet Şelalecim. Temelli.
Arabaya atladığımız gibi yola koyulduk. Nasıl özlemişim ülkemi.
-Ee nasıldı Almanya? Özlemiş misin buraları?
-Hem de nasıl. Doğrusu orayı da seviyorum ama burası başka. Artık Türkiye’de kalmak istiyorum. Sizde ne var ne yok? Nasıl gidiyor.
-İyidir tatlım. Kafeye devam. Evlilik hazırlıkları falan.
-Çok sevindim duyunca. Hazırlıklara yardım ederim.
Bir süre yolu izledim. İnsanlara baktım. Binalara baktım. Çoğaldığını gördüm binaların.
-“Tunç’la görüşüyor musun?”
-Valla geçen hafta barda denk geldik. Biraz lafladık falan. Kalabalık bir masadaydık o yüzden yanımıza gelmedi. Hala asosyal.
-Benden açıldı mı konu?
-Hayır tatlım zaten kısa bir muhabbetti.
-Hastalığı nasıl olmuş?
-Bir süre tedavi gördü. Bildiğim kadarıyla şuan iyi durumda. Hala kullandığı ilaçlar var ama Erdem’den duyduğum kadarıyla iyiymiş.
-Sevindim. Kız arkadaşı var mı?
-Bildiğim kadarıyla yok. Yalnız takılmayı seviyor biliyorsun!
Yorum yapmadım. İyi olmasına sevindim sadece. Bir süre izlemeye devam ettim yolları. Daldım gittim düşüncelere. Şelale’nin sorusu ile kendime geldim.
-Yarın akşam güzelce eğleniriz. Doğum günün olduğunu unutmadık.
-Haha. Doğru. Evet evet eğlenelim. İhtiyacım var.
*****
İki gün sonra
Bugün benim doğum günüm. Bugün toprak kokan yağmurlu bir gün. Kendimi dışarı atmak istiyorum. Kollarıma yağmur damlaları değsin istiyorum…
Şelale ve Erdem ile Heyhat adında bir barda buluşacaktık. Önümde 4-5 saat verdi. Hemen hazırlandım. Attım kendimi sokaklara. İstiklali gezdim doya doya. Karaköy’de çay içtim. Kendimi öyle bir kaptırmışım ki İstanbul’a Şelale’nin telefonu ile dünyaya döndüm.
-Talaşcım geldik biz. Sen nerelerdesin?
-Çok yakınım Şelalecim. Geliyorum.
Adımlarımı hızlandırdım. Karaköy’den İstiklal’e doğru tırmandım. Acele acele yürüyordum.
Köşeyi döndüm. Onu gördüm. Acelesiz görünüyordu. Neredeyse çarpışıyorduk. Yol vermek için sağa doğru bir adım attım. O da aynı anda attı. Sonra beraberce sola attık. Bu arada kafamı toparlamaya çalışıyordum. Tunç. Sevgilim. Aradan geçen 4 sene sonra 1 adım karşımda duruyordu.. Beni tanıyamadı. Fakat gözlerinde ilginç bir anımsama olduğunu fark ettim. Gülümsedim. Bir elimle omuzuna dokundum. Kenardan geçerken “Kendi doğum günü kutlamama geç kalmak istemiyorum. İyi geceler” dedim. Cevap vermedi. Hızlı hızlı yürümeye devam ettim. Her adımda arkamdan seslenmesini umut ettim. Belki dedim hatırlayıp gelir birden. Gelmedi. Gözümden bir kaç damla yaş geldi. Her şeye rağmen umut doluydum. Moralim oldukça yüksekti. Heyhat’tan içeri girdiğimde önce bara yöneldim. Sonra Şelale ve Erdem’in oturduğu masaya geçtim. “Barmenle ne konuştun bakayım sen” dedi Erdem. “Doğum günüm olduğunu, playliste bol bol Jim Morrison koyarsa çok sevineceğimi söyledim” dedim. Baktı bana sırıtarak. Oturduk masamıza.