Malumunuz yaz geldi. Havalar iyiden iyiye ısınmaya başladı. Muhalefet işini yapmıyor. Batı bizi kıskanıyor. Aynısını yan dükkanda yarı fiyatına satıyorlar. Bu sene işler durgun. Haa o mu? O İngiliz ajanı…
Şehrin sokakları bu tip cümlelerle inim inliyor. Bir dönem “sert adımlarla inler” diye umulan sokakların yeni sahipleri “geğire geğire” konuşan insanlar.
Geğirmek kötü bir şey değil elbette. Gelin görün ki tek derdi mideyi bayram ettirmek olan insanlar “dostlar alışverişte görsün” maksadıyla sosyal tespit yapmaya kalkınca geğirti sinir bozucu oluyor. Aslına bakarsanız “aylak adam” turnusolü gibi bir şey bu geğirti.
Pek tabi bu geğirti dediğimiz mevzu her zaman eleştirilebilecek bir şey değildir. Öğle yemeğini hızlıca yiyip, iş yerine hızlıca dönmeye çalışan emekçinin geğirtisi doğaldır. Benim hedefim rahatlıktan, bencillikten geğire geğire konuşan tipler. Bu tiplerin özellikleri;
-Toplumcu ve ilerici her türlü görüşün doğal olarak karşısında dururlar.
-Kalabalıkların nasıl yönetilebileceği ile ilgili ucuz fikirleri vardır.
-Tanrı inancı, vatan sevgisi ve kültür gibi konular üzerinden beslenirler.
-Sosyolojik tespitleri gerçeklikten uzak olup, aşağıladıkları kitlelerle aralarına koydukları mesafeyi ele vermekten başka bir işe yaramaz.
Yazımı ilk paragrafta örneklerini verdiğim bazı klişelerle geğire geğire bitirmek istiyorum. Sağlıklı kalın. Taviz vermeyin.
Fırsat bulup yurt dışına çıkmak lazım. O zamanlar elektrik yok tabi. Dostla ye-iç alışveriş yapma. Amcaoğlu çay ısmarlıyon mu?