Pat. Pat. Pat.
Akciğerlerime dolan havanın etkisiyle ağladım. Gözümden içeri güçlü, beyaz bir ışık süzüldü. Ardından, tepetaklak oldum. Tepetaklak oluşumun ardından, vücudumun belirli aralıklarla şişip eski haline döndüğünü fark ettim. Panik halindeydim. Bütün bu sıkıntılar aralıklarla gelse baş edebilirdim belki de hepsi birden bire, aynı anda gelmişti. Kafamı toplayamıyordum. Düşünmeye başlamam için gereken başlangıç noktam henüz yoktu.
Bu panik havasını anlamlandırmaya çalışırken farklı sesler duymaya başladım. Duyduğum sesler genel olarak, tiz ve akıcıydı. Aralarından bir tanesi dikkatimi çekti bu seslerden. Saniyeler öncesinde benim çıkardığıma benzer bir ses çıkarıyordu. Acaba; ciğerlerine dolan hava onun da mı canını yakmıştı? O yüzden mi ağlıyordu? Yoksa o da benim gibi yeni doğmuş bir bebek miydi? -Kesinlikle yeni doğmuş bir bebek olmalıydı.
Birden bire ilk arkadaşımla, can dostumla tanışacağımı hissetim, heyecanlandım. Bir esinti vurdu yüzüme. Bir ileri bir geri sallanmaya başladım. Vücudumun hava denen boşlukta ilk yolculuğuydu bu. Her sallanışımda ses biraz daha yükseliyordu. Yaklaştıkça garip bir hissiyata büründüm. Bu sesi ilk defa duymuyordum. Daha önceden çokça duymuştum. Emindim, tanıdık bir sesti bu. Merakla -biraz da panikle- beklemeye başladım. En sonunda sallantılar kesildi. Sırtıma bir el dokundu. Sıkıca kavrayıp kendine doğru çekti beni. O an anladım, yeni doğmuş bir bebek değildi bu. Yıllar önce doğmuş bebeklerdendi. Şuan, bu odada, yıllar önce doğmuş bir sürü bebek vardı. Gelin görün ki bu bebek, yıllar önce doğmuş diğer bebeklerden farklı bir yıllar önce doğmuş bebekti. Bunu biliyordum. Bana çok benzediğini hissediyordum. Sanki birbirimizin aynısıydık. Sanki, ben onun geçmişteki haliydim, sanki o benim gelecekti halimdi. Koynunda huzur içinde derin bir uykuya daldım.
O huzurlu uykuda, harika bir rüya gördüm. Rüyamda; yıllar önce doğmuş o bebeğe anne diyordum. Hayatı boyunca beni seviyordu o bebek. Kimseler beni sevmediği zaman bile seviyordu. Ne yapmıştım, nasıl yapmıştım da bu kadar beni sevmişti bilmiyorum ama seviyordu işte. Hislerimiz karşılıklıydı doğrusu, ben de onu seviyordum. Yıllar yılları kovaladı, büyüdüm. Yine de rüya boyunca sevdi beni annem…
Bugün tam 53 yaşımdayım. Bir kaç saat kadar önce, akciğerlerime dolan havanın etkisiyle bir kez daha ağladım. Ardından hızlıca tepetaklak oldum. Vücudumun belirli aralıklarla şişip eski haline döndüğünü fark ettim. 53 yıldır atamadığım bu alışkanlığım bu sefer biraz acı vericiydi. Panik halindeydim. Farklı sesler duyuyordum. Duyduğum sesler, genel olarak, tiz ve akıcıydı. Aralarından -özellikle- bir tanesini duymayı çok istedim.
Oğlumun desteğiyle bir kaç adım attım. Toprağın bağrında açılmış derince çukura baktım son kez. Bir kürek tutuşturdular elime toprağa daldırdım.
Pat. Pat. Pat.