Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

KÖY – Bölüm II

Bölüm I’i okumak için

Bölüm I’i okumak için tıklayın.

-Hoş geldin Öğretmen Bey. Hayırdır? Hangi rüzgar attı seni buraya?

Muhtar her zaman ki gibi deri koltuğuna yayılmış pişkin pişkin sırıtıyordu.

-Hoş bulduk muhtar. Hayır hayır, konuşmam gereken bir mesele var.

-Soluklan biraz. Kahven nasıl olsun.

-Zahmet etme. Konuşup gideceğim. Mesela öğrencim Figen’le ilgili. Figen, gelecek vaat eden parlak bir öğrenci. İmam göz dikmiş bu yavrucağa. Babası normalmiş gibi bir de şeref duyarım demiş.

-Öğretmen!

Muhtar elini masaya vurmuştu sertçe. Sesi yüksek çıkmıştı. Küçük bir sessizlikten sonra devam etti. “Göz dikmek ne demek? İmam, köylünün saygı duyduğu biridir.”

Derince nefes alıp devam ettim. “Bu deyyus, insanları kandırma konusunda epey tecrübeli anlaşılan. Köylü, devletin yaptırdığı cami dururken -imamın- bağ evinde namaz kılıyor. Devletin müezzini dururken bu şarlatana akıl danışıyor” konuşurken öfkemin yükseldiğini hissettim. Elimi masaya vurma sırası bendeydi. Elimi sertçe masaya vurup ayağa kalktım. “Muhtar! sen devleti temsil ediyorsun. İşini düzgün yap!”

Muhtarın bir şeyler söylemesine fırsat vermeden çıktım odadan. Bana kinleneceğini, buradan gitmem için elinden geleni yapacağını biliyordum. Sinirlenmişti, ortağına dokunmuştum. Renk vermese de bir gün kendine de dokunabileceğimi kestiriyordu. İmam’la bu meseleyi derhal konuşup köylüyü bana karşı kışkırtacaklardı.

Muhtar Recep ve İmam ortak iş yapıyordu. Köy sınırlarında bulunan, orman sayılmayan bölgelerde ağaçları kesip haksız kazanç elde ediyorlardı. Köylünün türlü hastalıklarına İmam -sözde- çare buluyor, köylüden para kazanıyordu. Kazandığı paraları köyün kasası olarak bilinen Muhtar Recep’le bölüşülüyordu. Zaten atadan toprak zengini olan Muhtar, makamının verdiği gücüde kullanarak köylüye faizle borç verip karşılığında topraklara ipotek koyuyordu. Olur da bu iki ahlaksıza verebileceğiniz bir toprağınız bile kalmamışsa, vay halinize! Bu iki şarlatan gözlerini bu sefer de namusunuza diker!

Önümde 2 saat vardı. İlk olarak müezzinle konuşmalıydım.

-Kim o.

-Yengecim Öğretmen Samet ben. Müezzin Bey evdeler mi?

Müezzin -aslen- bu köyden değildi. 3-4 sene kadar önce köylü tarafından dövülüp, istenmeyen müezzinin yerine atanmıştı. Cami avlusunda bulunan küçük bir lojmanda, eşiyle beraber yaşıyordu.

Anladığım kadarıyla; müezzin göreve başlar başlamaz Muhtar ve İmam tarafından sindirilmişti. Bayram namazları dışında kimsenin camiye gelmediğini söylüyordu. Bayram namazlarında da cemaatin geliş şekli bir ilginçmiş! İmamın arkasına dizilen cemaat camiye gelir İmamın arkasında kılarmış namazını. Bir şey demezmiş Müezzin bey böyle zamanlarda. “Allahın evinde tartışma olmaz. Bu yüzden ses etmedim” diyecek kafar görgülü bir bey efendiydi Müezzin. İmam’ın dişini geçirebileceği naiflikte bir insan anlayacağınız. Bu naifliğinin ardından suya sabuna dokunmaz bir tip çıkmamasını umarak -biraz da emri vaki bir tonla- lafa giriştim.

-1 saat sonra Kaymakam Bey köy meydanına gelecek.

-Allah Allah, benim neden haberim yok?

-Kimsenin haberi yok, Kendisi üniversiteden tanıdığım bir arkadaşımdır. Köye gelmesini ben rica ettim. Sağ olsun beni kırmadı. Sizden bir ricam olacak.

-Tabi tabi buyrun Öğretmen Bey.

-Kaymakam Bey meydana geldiğinde benim yanımda durmanızı istiyorum. İsterseniz bunun sebebini size izah edeyim. Muhtar ve İmam’ın köyde yaptığı yolsuzluklar, ahlaksızlar almış başını gitmiş. Devletin atadığı memur olan siz; dini meseleler mevzu bahsinde suskunluğa zorlanmışsınız. Birde İmam denen şarlatan, öğrencim olan bir kız çocuğuna göz dikmiş. Sözüm ona, rüyasında evliyalar evlen onunla demişler.

Müezzin dikkatlice dinliyordu. Demek istediklerimi anladığı her halinden belliydi, vakit darlığından dolayı sözü fazla uzatmadan ayağa kalktım.

“Anlayacağınız beraber hareket etmek zorundayız Müezzin bey. Sizden ricam Kaymakam Bey konuşma yapmanızı istediğinde güzel bir konuşma yapmanız. Bu süreçte, konuşmanızı tasarlamanıza yetecek kadar süre olacaktır. 20 dakika sonra meydanda görüşürüz.”

 

Tüm Hakları Saklıdır. | Renowtech