Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

KÖY – Bölüm I

Oldukça sarsıntılı geçen 3

Oldukça sarsıntılı geçen 3 saatin sonunda atandığım İçöyü köyüne varmıştım. Muavin, Selvi Boyu’ndan yürü demişti. Selvi Boyu; vadinin eteklerinde kurulu İçöyü köyüne giden patika bir yoldu. Bir ıslık tutturup girdim bu yola. Koca koca selvilerin gölgesinde, hayaller kurarak yürümeye başladım. Bir yandan kuşların cıvıltılarını dinliyordum bir yandan düşünüyordum. Kim bilir? Belki; edebiyatın en önemli yazarı çıkacaktı bu köyden, belki verem illetine devayı bulacak bir doktor. Belki de bir gün vaktiyle Samet öğretmenin öğrencisi olan birisi Cumhurbaşkanı olacak; ülkesine en iyi şekilde hizmet edecekti…

Motor sesinin gürültüsüyle dağıldı düşüncelerim. Sallana sallana gelen bir traktör göründü patikanın başından. Bana yaklaştığında durdu.

-Selamın aleyküm.
-Aleyküm selam emmi.
-Kimlerdensin sen?
-Öğretmenim ben emmi. Yeni atandım.
-Ooo hoş gelmişsin öğretmen bey. Daha çok yol var. Gel atayım ben seni. Azıcık rahatsızdır ama idare et.
-Ziyanı yok emmi. Teşekkür ederim.

Vadiden aşağı ağır ağır indik. Yol kenarında ki selviler yoktu artık. Köye gelmiştik. Renk renk çiçekler yolun iki yanını boydan boya bezemişti. Yaz günlerinin sıcaklığı, hem havada hem doğada hissediliyordu hala.

Traktör yavaşladı. Homurdana homurdana durdu.

-Öğretmen bey. Gelin kahve ikram edelim size.
-Tabi.

Kahvehane epey kalabalıktı. Emmi, beni işaret ederek “öğretmen bey” dedi. Kafamla kalabalığı selamladım. “Hoş geldin öğretmen bey” sesleri eşliğinde emminin ardından yürümeye başladım. Köyün önde gelenlerinin oturabildiği her halinden belli olan bir masaya oturduk.

-Hoş geldin öğretmen bey. Ben muhtar Recep.
-Hoş bulduk muhtar bey.
-Oğlum! Öğretmene çay çek. Tavşan kanı olsun.

Bir süre sessizce oturdum. Konuşulanları dinledim. Çay bitmeye yaklaşmıştı. Merakımı gidermek için lafa giriştim.

-Yemek arası mı verdiniz?
-Af buyur?
-Şuan diyorum dinlenme saatiniz mi?
-Yoo. Oturuyoruz işte öğretmen bey. Hahaha.

O an küçük bir tebessüm ettiysem de pek hoşuma gitmemişti bu durum. Pişkin pişkin gülme eşiği; insanın yaptığı hatayı bilinçli yapıp yapmadığı konusunda, bilgi aktarımı açısından önemlidir. O gülüşün pişkin olduğunu hissetmiştim o gün. Yine de ön yargılı davranmamak adına bir kaç hafta gözlemledim. Geçen bir kaç hafta haklı olduğumu göstermişti. Muhtarın gülüşü pişkinliktendi. Köyün yetişkin erkekleri kahvede akşama kadar oturuyorlardı. Sanıyorum ki; İçöyü’nde çalışan yetişkin erkek bir bendim. Askerliğini yapmış her köy erkeği kahvede boş oturma ayrıcalığından yararlanabiliyordu. Bu durumu rahatsız edici buluyordum. Yine de bağda huzur bırakmayan bir dağlı gibi algılanmak istemediğimden bu konu ile ilgili en ufak bir görüş bildirmedim. Sonra sonra, gözüme bir takım çarpıklıklar batmaya başladı. Zamanla birçoğunun düzeltilebileceğini düşündüm. Öncelikli olarak köylüyle iyi ilişkiler kurup onları gerçekten anlamam gerekiyordu. Ancak bu şekilde gönüllerini kazanabilirdim. Gelin görün ki; bu sabırlı bekleyişimi sonlandıracak kadar öfkelenmemi sağlayan bir durum patlak verdi. Sınıfımın en parlak öğrencilerinden olan Figen, İmam diye bilinen birisiyle evlendirilmek isteniyordu. İmam mahlaslı bu şahsın; dini, çıkarları için kullanan bir şarlatan olduğunu birkaç ay içerisinde anlamıştım. 12 yaşında bir çocuğun, göz göre göre bir yobazın koynuna sokulmasına gönlüm razı gelmiyordu. Bu olay sabrımı taşırmıştı.

 

 

Tüm Hakları Saklıdır. | Renowtech