Uçsuz denizlere yelken açar balıkçı
Mutluluk denizleri, kalbinde filizlenir.
Batmadan güneş, eve döneriz biz.
Mutluluk denizlerinde, yol aldı teknemiz.
Yaşlı balıkçı; çok iyi bildiği ama nasıl öğrendiğini hatırlamadığı kadim şarkıyı mırıldandı. Güneşin turuncu ışıkları eve dönüş vaktinin geldiğini söylüyordu. Teknenin ucunu karaya doğru çevirdi. Duraksadı bir an için. Kararlı bir duraksamaydı bu. İyi biliyordu. O gece dönmeyecekti. Bir gece denizde kalmanın ne gibi bir sakıncası olabilirdi ki? Tecrübeliydi balıkçı havanın bozmayacağını biliyordu. Ayrıca teknesinde bir geceyi rahatça geçirmesini sağlayacak her şey vardı.
Su yüzeyi, bir kaç titreklik dışında dümdüzdü. Ay ışığı denizi aydınlatıyordu. Balıkçı keyiflenmişti. Gündüz tuttuğu balıklardan kızartıp afiyetle yedi. Sonra şarap açtı. “İyice sarhoş olup uyumalı” diye söylendi. Şarkılar mırıldanıp şarap içti saatlerce. Bir ara teknenin gövdesinden tıkırtılar duydu. Eliyle kuvvetlice vurdu teknenin gövdesine. “Defolun” diye bağrındı.
Uzun süredir bakım yapmamıştı teknesine. Ahşap gövde haşerelerin yuvası haline gelmişti. Bir sürü fare vardı teknenin altında. “İnsanlara nazaran” diyordu “daha sevimli buluyorum.” Aslında, bir kaç sene öncesine kadar hayatı böyle değildi. Teknesini temiz tutar, bakımlarını hiç aksatmazdı. Çalışkan bir insandı. Çalışkan bir insan olduğu için imrenerek bakardı bütün kasaba ona. Sonra değişiverdi her şey. Hayatı boşlar olmuştu. Az yemek yiyor, az dinleniyordu. Bir yarımlık hissi kaplamıştı ruhunu. Yaşama şansını düzgünce kullanamadığını fısıldıyordu beyni ona. Düşüncelerden uzaklaşmak için şarap içiyordu. Şarap hızlı uyumasını sağlıyordu. Öyle de oldu.Uyuya kaldı balıkçı şarabın etkisiyle.
Hava soğumaya başladı. Denizin yüzeyinde kırışıklıklar belirdi önce. Şarabın ve balık kızartmasının etkisiyle sıcak kalan vücudu değişimi hissetmedi. Fırtına koptu gecenin bağrında. Tekne savrulmaya başladı. Balıkçı yüzüne vuran dalganın etkisiyle uyandı. Çevresine bakındı. Olan biteni anlamaya çalıştı. Denizci hisleri teknenin uyumadan önceki yerinde olmadığını söylüyordu. Hızlıca motoru çalıştırıp dümene asıldı. O sırada güçlü bir dalga vurdu gövdeye. Tekne savrulurken gövdenin bir şeylere sürttüğünü hissetti balıkçı. Aksi yönden güçlü bir dalga daha vurdu tekneye. Dalganın şiddeti dengesini kaybettirdi balıkçıya. Tekneden düşmekten son anda kurtuldu. Kafasını vurmuştu yere. Bir süre yatar pozisyonda kaldı. Tekne gövdesine vuran her dalgada gövdenin çatırdadığını duyuyordu. Yaşlı tekne daha fazla dayanamayacaktı. Doğrulmaya çalıştı balıkçı, kaçıp kurtulmak istedi . Birden karardığını hissetti ortalığın. Zar zor kaldırdı kafasını. Kocaman bir dalga vardı teknenin üstünde. Göz bebekleri büyüdü. Bir şey yapabilme dürtüsüyle sağa sola bakındı. Kamara kapısından çıkan fareleri gördü. Ruhunu kemiren sıkıntılara müdahale etmeyen tanrı gibi, tekneyi kemiren farelere müdahale etmemişti balıkçı. Farelerin tekneden alabileceği daha fazla bir şey kalmamıştı. Atladılar denize. Yüzmeye başladılar.
Balıkçı birden bütün sıkıntılarının gittiğini hissetti. Karartı iyiden iyiye yoğunlaşmıştı. Bu dev dalga öldürecekti balıkçıyı. Sıkıntılar daha fazla kemiremeyecekti ruhunu. Çok iyi bildiği ama nasıl öğrendiğini hatırlamadığı kadim şarkıyı mırıldanmaya başladı.
Batmadan güneş, eve döneriz biz.
Mutluluk denizlerinde, yol aldı teknemiz.