Dikkat! Dikkat! Dikkat!
Tüm Askeri Personel!
Kesinti! Kesinti!
***
-3 – 2 – 1 – Koş
İşte! Sonunda başladı.
Kunduz ve Ben koşmaya başladık. Oldukça heyecanlaydım. Planımız üzerinde bir hayli durmuştuk, her bir detayı her bir ihtimali ince ince hesaplamıştık. Herşeye rağmen yakalanma ihtimalimiz vardı. Bu zokayı yuttuğumuz anlamına gelirdi. Heyecanlıydık. Tüm heyecana rağmen, herkes yapması gerekeni biliyordu. Birbirimize güveniyorduk. O gün gerçek bir ekip, gerçek bir şebeke olmuştuk.
Kunduz ve Kedi gece yarısından sonra hapishaneden gizlice çıkıp fabrikanın arkasındaki depoya gideceklerdi. Atık bölümünün küçük bir bölümünde yangın çıkarmaları gerekiyordu. Bu yangının yemekhane koridoru üzerinden mahkumların tutulduğu bloğa sıçraması gerekiyordu. Kunduz; yemekhaneye ait olan minibüsten benzin çekerek bu işi halledecekti. Kunduz yangının rotasını belirlerken, kedi ilk kıvılcımı çakmak üzere depo çatısında zamanının gelmesini bekliyordu. Yangın gözle görülür bir şekilde yükselmeye başladığı zaman askerler sirenleri çalmaya başlayacaktı.İlk siren; yangına askerler tarafından müdahale edileceği anlamına geliyordu. Bu müdahalenin başarılı olamayacağını biliyorduk. Çünkü yangının rotasını belirlemiştik. Yangın hükümlü bloğuna sıçradığı an planımızın heyecanı artacaktı. İkinci uyarı anonsu ile askeri personelin bir bölümü hükümlü bloğunu tahliye işine yönlendirilecekti. Hükümlü binasının koridorlarına ilk duman girdikten sonra esas panik başlayacaktı. Bu panik bizim istediğimiz türden bir panikti.
Tahliye sırasında, Baykuş elektrik sisteminin kapatılması gerektiğini söyleyecekti. Şebeke’nin en bilgili ve tecrübeli elemanı oydu. Hapishane yönetimi de onun bilgisine güveniyordu. Planın kilit noktası tam olarak burasıydı. Red edilme ihtimali üzerinde pek durmamıştık. Bu isteğimizin geri çevirilmesi durumunda ise plan suya düşecekti. Neyse ki öyle olmadı.
– Hey!! Elektrik sistemine müdahale etmezsek burası kül olur!
– Takviye ekibi yolda gerek yok! Yürü!
– Fabrikanın elektriğinden biz sorumluyuz Asker! Ekip gelene kadar sende yanarsın bizle beraber. Bence amirine söyle. Aksi halde İhanet suçu işlemiş olursun!
Asker geri döndüğünde Baykuş, Ayı ve Kedi doğruca elektrik bölümüne götürüldü. Yangını çıkaran yangını söndürmeye gidiyordu anlayacağınız. Tam bu sırada bir çığlık yükseldi! “Doktor!!! Acil doktor lazım!!” Aslına bakarsanız bir insanın zehirlenmesine yol açacak duman henüz yoktu fakat Kartal astım hastasıydı. Dumandan etkilenip bayılması ve müdahale edilmesi anlaşılabilinir bulunacaktı. Şüphe gerektirmeyen bir durum! Kuzgun’un ve benim çığlıklarım herkesi panikletti. Yanımıza bir kaç asker geldi. Kartal’ı tutup revire doğru yöneldiler. Dumanlar biraz daha yükselmişti, şimdi esaslı bir kaos gerekiyordu…
Dikkat! Dikkat! Dikkat!
Tüm Askeri Personel! Kesinti! Kesinti!
Askerler ilk kesinti sesini duymadan elektrikler kesilmişti. Prosedüre uyulması durumunda anonstan 15 saniye sonra kesilmesi gerekiyordu. Askerler bu sırada el fenerlerini, ağır silahlıların ise gece görüşlerini takmaları gerekiyordu. 5-6 Saniye kadar zifiri karanlığa mahkum edildik. Planımızda bir adım daha ilerlemiştik. Bu sırada sağlam bir yumruk sesi duyuldu. Kunduz bir askere atmıştı bu yumruğu. Sonrasında birazcık kaos olması için bağırmaya ve insanları itmeye başladık. Bir el silah sesi duyuldu. Zamanımız azalıyordu. Fenerler yanmadan koşmamız lazımdı.
-3 – 2 – 1 – Koş.
Kuzgunu duyduğum gibi fırladım. Planda bana düşen kısım nihayetinde gelmişti. Gündüz kaldıraçın bagajına gizlediğim kitapları alıp, koğuşa götürmemiz gerekiyordu! Yangın 5 dakika içerisinde kontrol altına alınacaktı. Elektrikler gelecekti. Bu süre içinde hükümlülerin arasına karışmamamız durumunda uzun namluluların hedefi olacaktık.