Uyku Hali
Rüyamda sisli bir yolda yürüyordum. Görüş mesafem 2 metre vardı yada yoktu. Yoğun sise rağmen ışıklı bir yolda yürüdüğümü söyleyebilirim. Her ne kadar sis; korku ve benzeri duygularla özdeşleştirilmişse de rüyamda gördüğüm sis mevcut halin olağan bir figürü olarak vardı. Bir başka deyişle gördüğüm rüyanın gerçek olduğu bir dünyada uykuya dalan birisi; rüyasında bizim dünyamıza(rüya bir dünyaya) gelse idi sissiz bir dünyayı tıpkı benim yukarıda betimlediğim gibi betimlerdi. Sizi daha fazla soğutmadan rüyamı anlatmaya devam etmek istiyorum. Sisler içinde yürüyordum. Yol kenarında bazı insanlar olduğu gördüm. Görüş mesafemin kısırlığından olsa gerek bu insanlara dair fikir edinemedim. Hiçbir kelimesini anlamama rağmen kulağıma bazı konuşmalar da geliyordu.Yürümeye devam ettim. Birden ayağım takıldı ve yere kapaklandım.
Hipnagoji Hali
Yere kapaklanmamla beraber kafamı zemine çarptım. Rüyamın başında korku için bir sebep olmayan sis çarpmanın etkisiyle beni korkutmaya başlamıştı. Sislerin içindeki figürlerden tedirgin olmaya başladım. Ayağa kalktım. Sakince düşünmeliydim. Sis’i düşünmeye başladım. Görme yetimi elimden aldığını düşündüm sisin. Sisi dağıtabilmek için bir kaç formül düşünmeye çalıştım, nafile. Figürler üstüme üstüme geliyormuş gibi hissetmeye başladım. Sanıyorum ki -önceden- anksiyete halini hiç bu kadar yoğun hissetmemiştim. Figürlerden bazılarının ellerinde baltalar olduğunu gördüm, kimisi ise elinde balta olanların ellerinden baltaları almaya çalışıyordu. Galiba durum o kadar da kötü değildi. En azından bu sislerin içinde benim iyiliğimi düşünen birileri vardı. Gözüm karardı. Dizlerimi hissetmemeye başladım. Tekrar yere düştüm.
Uyanış
Gözümü açtığımda zemini ve 4-5 metre uzağımı rahatlıkla görebiliyordum. Ayağa kalktığımda sisin dağıldığını gördüm. Figürler birazcık daha yaklaşmışlardı. Benim iyiliğimi düşündüğünü düşündüğüm figürler konusunda yanıldığımı anladım. Aslında ağır baltaları taşıması konusunda arkadaşlarına yardım etmeye çalışıyorlarmış. Ne ahmaklık!
Artık siyah ve beyaz netleşmişti. Sisin doğası gereği gerçekleri kapattığını anladım. Çocukluğumu düşündüm. Resim öğretmenim sis çizmek istediğimde griyi kullanmamı önermişti. Gri. Siyah ve beyazın netliğinin kaybolduğu bir alan. Siyah deseniz değil, beyaz deseniz değil. Kağıdın bir ucunu beyaza boyayın diğerini siyaha. Daha sonra araya sonsuz sayıda gri koyduğunuzu düşünün. Sanıyorum ki elinizde; çizgilerini net olarak algılayamadığınız ama var olduğundan emin olduğunuz bir siyah ve bir beyaz kalacaktır… Haa bir de sonsuz sayıda gri… Bu düşüncelere dalmışken ufaktan uzaklaştığını hissettim figürlerin. Figürlere bakarken fark ettim; ancak sis tamamen kalktığında bütün kötüler görülebilir.