Bu yazımda, eksik vizyonunu kanat çırparak gizleyebileceğini sanan bir garip hayvandan; martılardan bahsedeceğim.
Martılar; halk arasında bilinen adları ile simit düşmanları, feribot yancıları, boğaz serserileri… Masumiyet maskesinin ardına ustalıkla gizlenmiş şeytanlar!
Hazırsanız martılarla ilgili sıra dışı bir gerçeği açıklıyorum!!!
Martı ETOBUR’dur.
Gelin görün ki bu “yemek buldun ye” hayvanı simit yiye yiye başkalaşmış, boğaz sevdasına özünden sapmış, uzak diyarlardaki akrabalarının başını öne eğmiştir.
Resim derslerinde özensizce çizdiğimiz, m şeklindeki siluetlerin kendilerine ait olduğunu keşke idrak edebilseler! Ama nerdeee! Ondan da anlamaz bunlar!
Simit karşı yakadaysa onlar oralıdır. Bu yakadaysa buralılardır. Semti sahiplenme ve özümseme gibi insani duyguları martılarda göremezsiniz. Lanet olsun!
Dostluk, vefa gibi değerler bulunmaz bu martılarda. Yıllarca beraber uçup, çeşitli aymazlıkları yaptığı martı dostları ile bir simit parçası için kavga eder. Düşman olurlar.
Martılar bilmeliler ki; arkalarına aldıkları lodos bir gün durur. Kanat çırpmak zorunda kalırlar. O zaman ne olur peki? Cuppaaa suya.
Sözlerimi sonlandırırken martıları da en az diğer hayvan dostlarımız kadar sevdiğimi belirtmek istiyorum. Buradaki asıl hedef sokak kedileriydi! Ne demişler. Martım sana söylüyorum Kedicim sen anla…