Geçen gün biraz lakırdı etmek maksadı ile çok saygıdeğer eşim Aytenciğimle beraber üst komşumuz Tekin beylere çıktık. Biraz hoş-beş, sohbet derken Tekin Bey başladı yakınmaya “Vay efendim eski bayramların tadı kalmamış da… Ziyarete gelenlerin ellerinden telefon düşmüyormuş da… İnsanlık ölmüşmüş.”
Ben de ara ara gözümü telefonumdan kaldırıp “hmm”, “ehe” falan diyorum.
Neyse efendim Tekin Bey biraz sinirlenmiş olacak ki “Bak Aytekcim sohbet etmeye çalışıyoruz, senin elinde telefon! Tık tık tık tık tık. Olmaz ki böyle şey!!!” diye çıkıştı bana. Derhal telefonumu kapattım. Derin bir nefes aldım. ‘Tekin’ dedim ya. ‘Ne diyosun?’
– Teknolojiye değil teknolojiyi kullananlara kızman gerekmiyor mu? Senin derdin üzüm yemek değil bağcıyı dövmek!! Cık cık cık!
Tekin Bey hiddetle ayağa kalktı. Bir süre hareketsizce bekledi. Karısı Ruhşen Hanım birkaç kere seslendiyse de ne kıpırdadı, ne oturdu. Bir vakit sonra boğazını temizledi. Pür dikkat Tekin’e bakıyorduk. “Aytek” dedi Tekin Bey sakin bir ses tonuyla… “Ben de onu diyorum zaten. Be adam!!!”