Bence ezelden beri gelen en büyük sıkıntımız okuduğumuzu bir türlü anlayamıyor oluşumuz.
Hatırlarsınız ilkokulda bize okuduğumuz kitapları ya da paragrafları anlattırırlardı öğretmenlerimiz. Böylelikle yazılı metinlerin içeriğini, temasını veyahut vermek istediği mesajı tam olarak algılayıp algılayamadığımızı ölçerlerdi.
Hem kızımdan hem de yeğenlerimden biliyorum ki bu uygulama günümüz çocuklarına da yapılıyor.
Peki, o zaman bu kadar anlaması kıt insan nasıl doluştu bu memlekete?
Cidden soruyorum bu soruyu.
Elindeki adres kağıdında yazan C Blok yazısını insan beyni nasıl oluyor da bir kenara bırakıp A Blok’un kapısından giriyor? Bununla yetinmeyip, rastgele bir zile basıp (Gecenin 01.15’inde) doğru adresi soracaktım diyebiliyor?
Bu yukarıda kısaca anlattığım olay cumartesiyi pazara bağlayan gece yan komşumuz hanımefendinin başına geldi.
Kendisi gayet de güzel ve dahi haklı olarak bu lüzumsuzun payını verdi ama berikindeki pişkinlik beni hakikaten şaşırttı.
Hadi gel de endişelenme şimdi.
Bu insanlar daha C Blok ile A Blok yazısını karıştırıyorsa, kim bilir daha neleri görmezden geliyor ya da umursamıyorlar.
Amaaan takıldığın şeye bak olur öyle şeyler mi diyorsunuz?
Aynısını başınıza geldiğinde bu cümlenizini kendinize de söyleyin de sonra konuşalım olur mu?
Çünkü bence meselenin özü hep bu “Amaaaan” ünleminde yatıyor.
“Amaaan ne olmuş yanlış okuduysa, amaaan ne olmuş yanlış yazdıysa, amaaaan ne olmuş yalan söylediyse, amaaan ne olmuş çaldıysa….”
Daha bunun ucu uzar gider.
Velhasılı kelam, siz siz olun yine de her ne yapıyorsanız “Amaaaan” diyerek boşvermeden önce size yapılsa ne hissedeceğinizi bir düşünün.
Mazallah bu işin sonunda ananızdan doğduğunuza pişman olmak da var.