Daha yeni yıl faslı bitmeden başlar her yerde 14 Şubat ile ilgili reklamlar, paylaşımlar. Bu sene de değişecek değildi tabii. Maşallah sevgi nasıl gösterilir, gösterilmez öğrendik. Pırlantası ayısı, kahvesi çikolatası, yemeği içeceği falan derken bir takım olmazsa olmazlar eşliğinde kendimizi de sevgimizi de kanıtladık.
Yetmedi, ele güne de nassssııııll güzel sevdiğimizi, nasıl kocaman ama böyle en kocamanından falan sevildiğimizi kanıtladık, dost-düşman demeden ilişkimizin içerisine dahil ettik ki boşuna mı seviyoruz yani!
Aşkıığğğaaaaamm şeklinde sırıtmalar eşliğinde, hayali geçen sene itibariyle kurulmuş hediyeler ile birlikte sevgimizin üzerine damga pulumuzu yapıştırdık. Rahatız herhalde artık.
Sonra bir ara evde duramadığımız için yakın arkadaşlarımıza falan “Acil bir zart zurt var” diyerek kendimizi arattırırız ama olsun. Önce bir herkes görsün “biz” nasıl sevilir, nasıl severiz.
Sevgi neydi? Sevgi kredi kartı ekstresiydi.
Sevgi neydi? 24 ay taksit imkânıydı.
Şaka bir yana, sevdiğinizi göstermeyeceksiniz de ne yapacaksınız? Öyle değil mi?
Valla ben olsam kesin pankart yaptırır, sevdiğim insanın evinin-işyerinin, olmadı şehrin en işlek caddesinin bir yerlerine astırırım.
Siz yine de benim gibi odunlara aldırmayın, sevginizi mümkün mertebe hem hissettirin hem de öyle özel gün falan beklemeden gösterin.
Yarın bir bakmışsınız sevdiğinize bunu dile getirecek kadar vaktiniz olmamış.
Ha pahalı bir hediye değil bunun yolu, ki bunu siz benden iyi bilirsiniz, belki bir hoş sohbet esnasında bahsedilen bir ihtiyacın yerine getirilmesi olabilir.
Sevginiz daim olsun.