HEY GİDİ GEÇMİŞ GÜNLER
1 Mayıs İşçi Ve Emekçi Bayramını, memurun tatili bayramı olarak kutladık. Gerçekten 1 Mayıs işçi ve emekçi bayramını mı kutladık? Şöyle dönüp geriye bir bakıyorum. Öğrencilik yıllarına gidiyor aklım. O net olmayan hem düşünce olarak hem de anıların canlanması açısından fulü yıllar geçiyor gözümün önünden. Sinema şeridi gibi birden.
Ne yıllardı ama… Bugün ile kıyasladığımızda özler olduk. O yıllarda her şey yalın ve sadeydi. O yıllar bunun içindir belki şiirlere, filmlere konu oluyor. Çocuklarımıza, gençlere anlata anlata bitiremiyoruz. Dostluklar sıkı, düşmanlıklar pek idi. Sağcısı da, solcusu da hep “Bağımsız büyük Türkiye” içindi. Bugün dönüp geriye baktığımda o yıllarda bizler (Devrimcisi ile Ülkücüsü) aynı vagona binmiş birisi trenin gittiği yöne yüzü dönük, diğeri ise arkası dönük yolculuk yapıyormuş. Aslında gidilen istikamet aynı yöndeymiş. Tek fark birisinin yüzü dönük diğerinin sırtı.
Bizi bize düşman etmişler. Bu filmi bizler millet olarak çok izledik. Hele bugünlerde yalnızca bizde değil tüm orta doğuda izlettiriyorlar. Siyasi arena böyle iken sosyal yaşam da çok farklıydı. Taksiler, dolmuşlar da sarı siyah damalar vardı. Havalı kornalar çalardı araçlardan. Fiat motorlu Murat 124 Ayhan Işık’ı temsil ederken, Ford motorlu Anadol emekçileri temsil ederdi. Her iki araç da arkadan itmeydi anlayacağınız.
Henüz sinemalar butik değildi. Film başlamadan önce büyük bir heyecanla, alkışla önce perde açılırdı. Film aralarında sade gazoz satılırdı. Satıcı çocuklar, ellerindeki açacakları şişelerden akardion çalar gibi akustik ses çıkartarak bağırırlardı. (Gazzzzooooozzzz) diye. Eğer yaz mevsimi ise bu sözcüğün başına “soğuk” kelimesi eklenirdi.
Bugün düşünüyorum da o yıllarda, bizler daha çocuktuk. Derdimiz, hedefimiz çok büyükmüş. Devrimciler ülkeye eşitliği getirmeyi, Ülkücüler de “komünistlerden” memleketi kurtaracaklardı. O yıllarda ortada bir gurup daha vardı. İki tarafa da mesafeli. Devrimciler tarafından “Yeşil devrimciler” Ülkücüler tarafından da “Dini bütünler” diye nitelenenler. Yani 15 Temmuz hazırlayıcıları… Yani birilerinin deyimi ile “Altın Nesil”
Meslektaşım Kadir Kenar ile Cumhuriyet Meydanı girişinde kaldırıma oturup 1 Mayıs için tören yapanları izledik. Çalınan müzikler eşliğinde, bunlar geçti aklımdan. Çav Bella (Hoşça kal, Merhaba Güzelim) anlamına gelen İtalyan köklü şarkı çalınıp söylenirken, liseli yılları arkadaşlarımı anımsadım. Sol yumruğumuzun havaya kalktığı, Cem karaca’nın bir şarkısı ile sınıfları boşaltıp, okul bahçesinde boykot ettiğimiz günler, yıllar aklıma düştü.
Ve sonra bugün, yani bulunduğum ortam. Hayat bize hiç nazik, sevecen davranmadı. İşçinin, emekçinin bayramı kutlanıyor! Aynı görüşü, aynı düşünceyi paylaşanlar, paylaşmak isteyenler param parça olmuşlar. Tıpkı halkımın düşüncesi gibi. Aklımdan geçenler gibi.
Formatlamalıyız kendimizi.
Her şey değişti.
Bizler değiştik.
Dünya değişti.
İktidarlar değişti.
İnsanlar değişti.
Düşünceler değişti.
En önemlisi de ortam değişti.
Ülkem değişti.
Tek değişmeyen ise
“değişimin değişmeyen tek gücü kaldı”