Sanayi Olmalı Fakat Bacasız Olmalı
Çanakkalelilere, Çanakkale’nin turizm mi yoksa sanayi kentimi olması yönündeki görüşlerini sorduk. Vatandaşların birçoğu ise Çanakkale’nin sanayi ancak bacasız sanayi olması yönünde görüşlerini ifade etti.
Üçüncü köprünün temellerinin atılması ile birlikte Çanakkale’nin ekonomik yönden nasıl evirileceği de tartışma konusu. Çanakkale’nin turizm kenti mi yoksa sanayi kenti mi? Olması yönünde ki görüşlerini bazı Çanakkaleli vatandaşlara sorduk. Vatandaşların genel görüşü ise tarihi ve doğası ile Çanakkale’nin turizm kenti olduğu yönünde… Sanayi’nin ve artan madenlerin ise Çanakkale’nin doğasını ve şeklini değiştireceği yönünde görüşlerini ifade eden vatandaşlar, var olan turizm değerlerinin arttırılarak, bacasız sanayinin ön planla çıkartılması gerektiğini söyledi.
Çanakkale’nin nasıl gelişmesi yönünde görüşlerini sorduğumuz bazı vatandaşlar gazetemize şunları söyledi;
Umut Algın; “Çanakkale hem turizm, hem de sanayi arasında sıkışıp kalmış. Turizm için gerekli alt yapı yok. Ciddi bir tarihi zenginlik var ancak bunun dünyada yayılması için hiçbir şey yapılmamış. Sanayiyi ise getirmeyi düşünüyorlar. Şu an için zor ancak köprü olduktan sonra, uluslararası firmalar geldikten sonra belki olabilir. Çanakkale bir turizm şehri olmalı. 18 Mart Savaşı, Troya Savaşı gibi çok büyük destanlar var. Bunlar değerlendirilmeli… Aynı zamanda Kaz Dağları dünyada eşsiz doğa harikası. Çanakkale tamamen bacasız sanayi ile değerlendirilmeli.”
Yakup Taş; “Çanakkale bence turizm şehri olmalı ancak şu an hiç biri değil. Gelişmeler ise sanayi şehri olması yönünde. Zaten sanayi şehri yapmak daha kolay. Çanakkale ranta dayalı bir şehir oldu. Marmara bölgesine yakın mesafesi bunların etkisi çok fazla. İlla biri olacaksa Çanakkale turizm şehri.”
Mertcan Fırat; “Çanakkale’ye yapılacak köprü ile beraber sanayi şehri olma yönünde ilerliyor. Turizm kenti olmasında ise esnaf nedense dışarıdan gelen turistlere karşı çok hoşgörülü değil. Dışarıdan insanlar geldiği zamanda şehir karmaşaya uğruyor. Ancak sanayini olduğu kentleri de görüyoruz. Burada sanayi kenti olması yapıyı bozacak. Bence ikisi de olmamalı. Çanakkale’de kültür sanat etkinlikleri arttırılmalı sanat aktivitelerinin artacağı yerler yapılmalı. Yani bir kültür sanat şehri olmalı. Bu etkinlikler artmalı. Sanayi dediğimiz de arttıkça maden işletmeleri de artacak. Buda Çanakkale’ye ciddi anlamda zarar verecek. Bunu köylülerde istemiyor. Kendileri söylüyor. Sanayinin artması güzel olan doğayı daha da bozar. Atik Hisarı da çöplüğe çevirir.”
Fatih Şirin; “Köprü ile beraber bütün ağır sanayi bu bölgeye geliyor. Bundan sonra Çanakkale yaşanmaz bir kent olacak. Nüfus artışı ciddi anlamda yaşayacak. Çanakkale turizm kenti olması gerekirken sanayi kenti yapıldı. Çanakkale’nin turizm kenti olması gerekli. Tarih ve turizm. Tarih olmazsa turizm olmaz bu yönden Çanakkale şanslı. Doğası da buna uygun. Şu anda birçok kesime ranttan dolayı iyi geliyor olabilir. Fakat yıllar sonra çiftçi traktörünü satıp işçi olarak çalışmak zorunda kalabilir. Bunları görmek gerekli.”
İbrahim Görer; “Çanakkale turizm kenti olmalı. Sanayi burada yok. Daha önceki fabrikalar da kapatıldı. Doğal güzelliklere de bakıldığında turizm açısından daha cazip Çanakkale. Altın madeni siyanür demek siyanür de yaşam alanı ve güzelliklerin bozulması demek. Çanakkale’den kimsenin bunu isteyeceğini sanmıyorum. Dışarıdan gelenler yapıyor. Kim böyle bir şeyi ister. Biz doğanın bozulmasını istemiyoruz.”
Erdal Savaş (47);
“Çanakkale jeopolitik açıdan çok önemli bir yere sahip. Kaz Dağları ve tüm Çanakkale çevresi en fazla ormanlık alana sahip yerlerden biri. Bu bağlamda Çanakkale yeşili ve deniziyle ön plana çıkmalı. Aynı zamanda öğrenci kenti olarak ön plana çıkmalı. Yapılacak şeylerden biri de öğrencilerin eğitim kalitesinin arttırılması. Çanakkale’miz tarımsal açıdan da çok zengin bir memleket, tüm ilçeleriyle. Bir de kuzey rüzgarları var. Yani deniz kıyısına yapılan her türlü sanayileşme Ege’ye doğru zehri salmak demektir. Madencilik faaliyetleri bu yeşil örtünün yok olmasına sebep olmaktadır. Bu faaliyetlerin sonucunda ortaya çıkacak olan kayalıkların yeniden yeşil alanlara dönüşmesi pek mümkün değil. Böyle çalışmaların içme sularımızı da bulandırdığını biliyoruz. Temiz havayı ve doğayı altınla satın alamayız.” Eren Aşnaz – Yıldız Sağlam