“Müdür”, anlamı önemli ve etkindir. Kelime anlamı bakımından bakıldığında Arapça kökenli olup “çevirme, döndürme” anlamındadır. Türkçe idareci, yöneten, sorun çözen anlamı çıkar. Anlayış budur. Bir de halk arasında argo anlamında kullanılmaktadır ki bu görevini tam yapmayanları aşağılamak için uydurulmuş olabilir mi? Bilmem, anlamam. Konumuz da bu değil.
Bir dairede, bir kentte kendisine müdürlük makamı verilmiş isimler, kişiler, öncelikle bu makamı hak etmelidir. Eğer hak etmeden birisinin torpili, birisinin adamı olarak makama getirilmiş ise yandı keten helvası. Ne, o makama getirilen isim bundan fayda görür, ne de oraya getiren isim bu müdürden fayda sağlar. Ortalıkta karışıklık yaratmaktan başka bir işe yaramaz.
Her hafta sonu, İskele meydanında yaşadığımız, trafik keşmekeşliğinde aklıma iki isim gelir. Birisi eski GESTAŞ Genel Müdürü Hasan İlhan Yürükçü, diğeri de hâlâ görevinin başında olan şimdiki Genel Müdür Volkan Uslu. Her iki isim de Çanakkale’nin yetiştirdiği önemli bürokratlardır. Hasan Yürükçü, Çanakkale Lisesi’nden, Volkan Uslu da Cumhuriyet Meydanı’nda olduğu yıllarda Anadolu Lisesi’nin altın çocukları jenerasyonundan mezun olmuştur. Her iki isim de Çanakkale’ye bu anlamda borçludur.
Hafta sonu yaşadığımız kuyrukları ve trafik keşmekeşliğini eskiden nedense hiç yaşamazdık ama son üç-beş yıldır, çok yaşar olduk. Mutlaka araç sayısında bir artış olmuştur; buna sözüm yok ama bu sorunu çözecek isim de Genel Müdürdür. Yani bir kurum ve kuruluşu yönetmesi için görev verilen isim. Neden bu sorun çözülmez? Neden çözüm yolları ortaya atılmaz? Bu işin bir de siyasi sorumluları var. Halka genel müdürler değil, siyaset ayağında bulunanlar hesap verir. Bu Genel Müdür, Genel İktidarın adamı ya da sorumlusu, sorunu. Adına ne dersek diyelim. Sorun ortada.
Şimdi bir de yerel iktidarın müdürlerini, büyüteç altına alalım. (Ha derdim birilerini kötülemek, sonra da yerine kendimi atatmak falan değil! Bize gelen en fazla şikâyet konularına dikkat çekmek. Hepsi bu) . İlk akla gelenleri sizlerle hemen paylaşayım.
Toplanmayan çöpler, yıkanmayan çöp konteynerleri. Bazı kent içi yolların asfaltı yama yapılmaktan Camel Trophy, yarışlarına hazırlanmış gibi. Hiç bakım yok. Yetkililerin de tek savunması “Alt yapısı yapılmadan halkın parasını çarçur etmeyiz.” Biz de inandık. Siz de inanın. Sanki belediye kâr etme kurumu. Hafta sonu, su patlağı kazası yaşandı. Mümkündür. Toplum olarak sorumsuzuz zaten. Aklı evvel birisi, kente su taşıyan ana boruyu patlatmış. Öyle hızlı bir çalışma yapıldı ki kentin büyük bir bölümü başta olmak üzere neredeyse 15 saatten fazla susuz kaldı.
Halka hizmet etmek için, atanan bu isimler, neredeyse halka eziyet etmek için bu koltuklarda oturuyor. Yahu siz halka eziyet yapmak için değil, hizmet üretmek için bu makamlara getirildiniz. Sizleri buraya getirenlere merak etmeyin halk hesabını sorar. Siz, sizden hesap sorulmuyor, soramazlar diye düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Sizi, bu görevlere getirenler, sizden hesap sormuyorsa, aile yakınlarınız soracaktır. Arkadaşlarınız, en yakınlarınız soracaktır. Bunların hiçbirisi sormasa bile, gece yattığınızda vicdanınız sizden hesap soracaktır.
Görevlerini yapmayan müdürler için söylüyorum. Yerel-genel hiç fark etmez. Sizlerde kendinize hesap soracak vicdan yoksa Anadolu da buna da bir söz söylerler. “Haram, helali aşmış”.