6 MECİD!
Olay Gazetesi Spor Müdürü Cahit GÖVEREN hocam anlattı. Efendim olay, Ayvacık ilçemizde cereyan ediyor. Ayvacık Panayırı kurulmuş. Bir köylü hanım kardeşimiz kumaş alacak. Satıcıya soruyor, “Metresi Kaça?” Satıcı da 1 lira diyor. Bizim hanım teyzemiz itiraz ediyor. “En fazla 6 mecid veririm” diye ısrar ediyor. Mecid dediği Mecidiye. Bir Mecidiye ise 20 kuruş. Altı mecidiye ise 120 kuruş ediyor. Yani satıcının istediği paradan fazla. Bizim anlatacağımız olay da buna benzer bir şey. Anlamak mümkün değil. Yıllar önce yazar Rauf Tamer’in bir kitabı vardı. Adı “O Kafa”. Kitapta, bürokrasinin, vatandaşa ne zorluklar çıkardığı anlatılıyordu. Hatta o yıllar da, devlet dairelerinde, “Bugün git yarın gel” zihniyeti hâkimdi. Bizim ve babalarımızın nesli, bu zorlukları birebir yaşadık. Peki, bu konuda yol almış mıyız? Ne yazık ki, alamamışız.
BELEDİYE
Otobüse binmek için kullandığımız 65 yaş kartımızın süresi 22 Mart’ta doluyor. O tarihte ise çalışıyoruz. Dedik ki, önceden gidip kartımızı yenileyelim. Belediyedeki ilgili birime telefon ettik. “Olmaz” dediler. Ayın 22’sinde geleceksiniz. Yahu Allah’tan korkun. Hakkında ayet mi var? Üç beş gün önce olsa ne olacak? Bu kere Ulaşım hizmetleri birimini aradık. Durumu anlattık. “Olmaz öyle şey. Gidip yenileyebilirsiniz.” Biz de ne yapalım. Ayın 17’sinde yani 5 gün önce gittik. Ve ‘O kafa’ ile karşılaştık. Görevli, kartımızı aldı. Sağına, soluna baktı. “Ihhh Olmaz. Ayın 22’sinde geleceksiniz” dedi. Ne yaparsınız. Biz de Ulaşım Hizmetleri birimine gittik. Bir eleman, bize süre gelmeden yapılamayacağını söyledi. Çıktık. Şimdi, gören Allah için söylesin. Yahu şurada 5 gün kalmış. Şimdiden yenileseniz kıyamet mi kopar? Vatandaşa, yıllar önce olduğu gibi, “Bugün git, yarın gel” muamelesi yapıyorsunuz. Bu bürokratik eziyet bitmeyecek mi? Belediye, vatandaşa hizmet etmek üzere görevlendirilmiş, işleri kolaylaştırması gereken bir teşkilat değil midir? Bakınız. Devlet, ilaç süresinin bitmesine 15 gün kala ilacı veriyor. Belediye, 5 gün kala kartı yenilemiyor. Bu nasıl iş? Demek ki, “O Kafa” içimize işlemiş. Bundan kurtulmak mümkün değil.
DEYİM
Bugün fıkra niyetine, sizlere bir Deyim anlatacağız. Neymiş efem? İbrikçi başı! Yukarıda anlattığımız konu ile de birebir örtüşüyor. Eski günlerde, daha tuvaletler modern hale gelmeden, çeşme, musluk olmadığı için, el yıkama, taharet ibriklerle yapılırdı. Keza Abdest de öyle. Vatandaşın birisi büyük abdestine sıkışmış. İlk gördüğü umumi tuvalete dalmış. Orada, sıra sıra dizili İbriklerden birini kapıp, ilk boş tuvalete dalmak istemiş. Tam girecekken, tuvalet görevlisi, “Durrr. Bırak onu. Ötekini al” diye kükremiş. Ne yapsın bizim ki, altına kaçıracak. Elindekini bırakıp, ötekini almış. İşini görüp rahatlamış. Çıkınca görevliye sormuş. “Kardeşim. Sıkışık olduğum için soramadım. Merak ettim. Bu ibrik ile benim aldığım ibrik arasında ne fark var? Ben bir şey göremiyorum. İkisi de aynı sonuçta” demiş. Tuvalet görevlisi kabararak, “Biz burada Eşşek başı mıyız” deyivermiş. Sağlıcakla kalınız.