Kol kırıldı, yen içinde kalmadı

Cumhuriyet Halk Partisi eski İl Başkanı Nejat Önder’in eşi ve CHP üyesi Melek Önder, dün yaptığı zehir zemberek bir açıklamayla partisinden istifa ettiğini duyurdu. Çanakkale Belediyesi’nin ve CHP İl Örgütü’nün kişisel çıkarlara hizmet eden bir yapıya dönüştürüldüğünü belirten Önder “Çanakkale, etik dışı yollardan CHP örgütünü ele geçirmiş, yine benzer yol ve yöntemlerle belediyedeki koltuklarını korumaya çalışan kişilere bırakılmayacak kadar güzel ve değerli bir şehir.” dedi.

Parti örgütünün kent halkından giderek uzaklaştığını söyleyen Önder, bunların sorumlusunun Çanakkale Belediye Başkan Yardımcısı Rebiye Ünüvar olduğunu belirterek şunları söyledi: “Sen bu partinin rüzgârını, yağmurunu, çamurunu, tozunu yutmadan sadece Ülgür Gökhan istedi diye belediye başkan yardımcısı yapıldın. Hak etmediğin o koltuğun da maalesef hakkını veremedin. Partiye ve partililere bu olumsuzlukları yaşatan yegâne isim Rebiye Ünüvar’ın sorumlusu Ülgür Gökhan’dır.”

Çanakkale CHP Eski İl Başkanı Nejat Önder’in eşi ve aynı zamanda CHP üyesi Melek Önder dün yaptığı bir açıklamayla partisinden istifa etti. CHP İl Örgütünün, siyasetin ve partinin temel hedeflerinden ziyade kişisel çıkarlara hizmet eder hale geldiğini söyleyen Önder’in açıklaması şu şekilde:

“Benim bugün açıkladığım istifa beyan ve iradelerim aslında Çanakkale’de yerel düzeyde CHP’nin kurucu ilkelerinden ne denli uzaklaştığını, Cumhuriyetin temellerini atan bir siyasi partiyi yerel düzeyde temsil eden ve bu siyasi partinin çeşitli kademelerinde yer edinen kişilerin bu ilkeleri hiçe saymada ne denli pervasız davrandıklarını kanıtlamaktadır. Aynı zamanda bir süredir bu siyasi yapı içinde usulsüzlüklere ve keyfi tutumlara karşı eleştirilerini dile getirilenlere karşı işletilmeye başlanılan bir tasfiye sürecinin önemli bir evresini oluşturmaktadır.

CHP il ve ilçe örgütlerini her türlü etik ilkeyi hiçe sayarak ele geçirenlerin böyle bir süreci başlatmaları bekleniyordu. Çünkü onların siyaset anlayışında çok sesliliğe yer bulunmuyor. Onların gözünde muteber kişiler sadece haksızlıklar karşısında susan, kişisel çıkarlarını bütün etik ilkelerin önüne koyarak itaat eden unsurlar. Bugün böyleleri makbul ve muteber sayılıyor. Beri yandan, hakikati yüce değer sayan ve haklı olduğunda adalet duygusuyla itirazda bulunan, eleştiren insanlar tehdit oluşturan, dolayısıyla dışarıda tutulması gereken zararlı unsurlar sayılıyorlar.

Eleştiri hakkını kullanmada kararlı olan ben böyle bir siyasi yapı içinde yer almayı da aynı kararlılıkla reddediyorum.

CHP Çanakkale il ve ilçe örgütlerini bir süre önce seçim sürecinde hukuk ve etik dışı yollara başvurarak ele geçiren, aynı zamanda Çanakkale Belediyesi’ne de hâkim olan, hatta esasen belediyeden yönlendirilen bu anlayışın kent halkından giderek uzaklaştığı, kent halkına yabancılaştığı netlikle gözlenmektedir. CHP örgütleri ve belediye kent halkının beklentilerini karşılamak, bunlara yanıt vermek yerine delege seçimlerinde yaptığı usulsüzlüklerle gündeme gelmekte, siyaseti kirletmek ve siyaset alanını daraltmakla haklı olarak eleştirilmektedir. Eleştirilerin haklılığı karşısında yapılan baskı yoluyla susturma ve dışlama mekanizmalarının işletilmesidir. Bunun siyaseten çürümeyi önleyecek bir yol ve yöntem olmadığı bilinmelidir. Belediye başkan yardımcılığı koltuğunu işgal eden, pek de bilgili ve birikimli olmayan bir bayan, kendi geleceğini ve menfaatlerini her şeyin önüne koymaktadır.

Kişisel menfaat sağlama hırsları, bilgi ve birikimlerini fersah fersah aşan bu gibi şahısların halkçılık, sosyal demokrasi, kamu yararı gibi kavram ve nosyonlarla herhangi bir bağları da bulunmamaktadır. Böyleleri bilgisizliklerini itaat etmekle, tetikçilik yapmakla telafi etme telaşındadırlar.

Siyasetin amacı ortak iyiyi bulmaktır. Bu da ancak tartışma ve eleştiri özgürlüğünün bulunduğu bir iklimde mümkün olabilir.

Diğer bir deyişle siyasetin aktörleri hata yaparlar. İşte tam da bu nedenle eleştiri mekanizmasının işlerlik kazanması yaşamsal bir önem taşır. Eleştirilere tahammülsüzlüğün en ağır sonucu ise siyaset alanının daralmasıdır. Çanakkale’de CHP il ve ilçe örgütlerine hâkim olan zihniyet, bu zihniyeti teşvik eden Çanakkale Belediyesi’nin yapmak istediği budur: Siyasetin alanını olabildiğince daraltmak.

Az önce tasfiye sürecinden söz ettik. Bunun bir süreç olduğunu özellikle altını çizmek istiyorum. Süreç, henüz nihai noktaya varmamış, henüz tamamlanmamış bir işleyişi ifade eder. Her sürecin farklı aşamaları, değişik evreleri mevcuttur. Her aşama yeni bir güç dengesine tekabül eder.

Bir önceki aşamada güçlü görünen taraf bir sonraki aşamada bu gücünü yitirebilir. Tersinden söylendiğinde, bir önceki aşamanın kaybedeni bir sonrakinin pekâlâ kazananı olabilir.

Bugün bizlerin eleştiri özgürlüğünü tanımayan ve istifaya zorlayanlar karşısında mücadelemizi sürdüreceğiz. Yani politika yapmaya, bu kent için, ülkemiz için ortak iyiyi bulma arayışına katkı sunmaya devam edeceğiz. Çünkü dediğim gibi, işlemekte olan değişik aşamaları bulunan bir süreçtir. Henüz hiçbir şey ve bu arada bizlerin siyasi mücadelesi nihayete ermemiştir.

Siyaset yapmayı bırakmayacağız. Ortak iyiyi aramayı, hakikatin ve adaletin ardında olmayı sürdüreceğiz. Çanakkale, etik dışı yollardan CHP örgütünü ele geçirmiş, yine benzer yol ve yöntemlerle belediyedeki koltuklarını korumaya çalışan kişilere bırakılmayacak kadar güzel ve değerli bir şehir.

Herkesin gözünden kaçan çok önemli bir noktaya değinmek istiyorum.

Ülgür GÖKHAN

Eşim Nejat ÖNDER 40 yılı aşkın, ben 15 yılı aşkın Cumhuriyet Halk Partisi üyesiyim. Sülalece Cumhuriyet Halk Partisi üyesiyiz. İşte bizim anlayış ve partilik bilincimizdeki farkımız budur. Ayrıca Belediye Başkan Yardımcılığına 1 Yıllık partiliyken bu partiye tepeden inme gelen çakma partili Rebiye Ünüvar!

Sen bu partinin rüzgârını, yağmurunu, çamurunu, tozunu yutmadan Sadece Ülgür GÖKHAN istedi diye belediye başkan yardımcısı yapıldın. Hak etmediğin o koltuğun da maalesef hakkını veremedin. Partiye ve partililere bu olumsuzlukları yaşatan yegâne isim Rebiye ÜNÜVAR’ın sorumlusu Ülgür GÖKHAN’dır.

Partililiğimi kâğıt üzerinde alabilirler ama Atatürkçülüğümü, altı ok ilkelerimi bağlılığımı asla,  asla alamazlar.

Adalet topaldır, ağır ağır yürür fakat gideceği yere er geç varır.

Saygılar.”