Gündem Gazetesi bünyesinde sokak röportajları yapımına son sürat devam ediyoruz. Geçtiğimiz günün konusu Çanakkale’nin büyükşehir olma durumuydu. Vatandaşa tek soru sorduk. Çanakkale Büyükşehir olsun mu?
Aldığımız cevaplar tatmin etti mi bilinmez ama kent halkının büyükşehir özlemi gözlerinden okundu. Gözlerinden okunan vatandaş ‘okumayın gerek yok, söze dökeriz’ dedi. Ortaya oldukça ilginç cevaplar çıktı. Kültür-Sanat, fabrikalaşma, sanayi, ekonomi, işsizlik, turizm vatandaşın kafasını bir hayli karıştırmış. Daha küçük şehirde düzenle yaşayamadığımız bu ortamda büyükşehir olunca elimize ne geçecek? Vatandaş durur mu, yapıştırdı cevabı. Büyükşehir olunca kazanacağız. Halkımız büyükşehir olmanın beraberinde birçok avantaj getireceğini düşünüyor. Çanakkale büyükşehir olunca bir anda akşamdan sabaha fabrikalar açılacak. İşsizlik anında son bulacak. Hele hele turizm öyle raddelere gelecek ki dünyanın her yerinden akın akın atı görmeye gelecekler. Hava bu, tutum bu.
Büyükşehir olma durumu şöyle bir dursun kenarda. Biz küçük şehrimize bakalım. Su fiyatları vatandaşın cebini yakmıyor, içini yakıyor. Vatandaş duşa girip çıktığında hararetten itfaiyeyi arayası geliyor. Bu güne kadar itfaiyeye içim yanıyor çünkü suya para yetiştiremiyorum diye telefon gitmemesi zor şartlarda birlik ve beraberlik duygumuzdan mı kaynaklanıyor! Ulaşım küçük kentlerde çözüme kavuşmuş olması gereken ve otobüse binmeden önce dönüş parası düşünülmemesi gereken en önemli husustur. Bizim kentimizde vatandaş Güzelyalı’ya giderken iki defa düşünüyor. Gidiş parasını ayarlasa dönüşe parası yetmiyor. Otobüse binip başkasının kartını kullanıyor daha sonra kaşla göz arasında otobüsün arkasına saklanıyor. Bunlar dram mıdır, yoksa trajedi mi? Kültür-sanat bir ulusun can damarıdır. Bir kent kültür ve sanattan yoksunsa o kentte estetik ruh gelişir mi? Sorular çok, cevaplar yok. Çanakkale şüphesiz ki memleketin en kısır kültür – sanat şehirleri arasında yer alıyor. Tiyatro, opera hatta ve hatta sinema bile ciddi bir sorun olarak baş köşede bulunuyor. Şehrin tek sineması tek fiyat politikası ve tekel bakış açısı bulunuyor. Sinemaya giderken cebinde 18 TL’nin olması gerekiyor. Kültür sanat sıkıntı, su problem, ulaşım zamlı, alt yapı üst yapı ile birleşmiş, sanayi yok. Fabrika gören Balıkesir İl Sınırına yaklaşıyor. İş gücü desen her yer eleman arıyor.
Dükkanların camları eleman aranıyor yazıları ile dolu. Çanakkale üniversite kenti olmasının yanında çok sayıda öğrencisi dışarıda okuyan bir kent olma özelliği de taşıyor. İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de üniversite okuyup memleketine dönen gençler eleman aranıyor ilanına baş vurur mu, vurmaz. Nede olsa nitelikli iş gücü farklı, iş gücü daha farklı. Üniversiteli gençler Çanakkale’nin büyükşehir olması durumunda olumsuz tavır takıntılar. En büyük endişe büyükşehir olan kentte hiç bir şeyin ileriye değil geriye gideceği korkusu. Büyükşehrin derdi büyük olur. Vergiler, ücretler, zamlar daha da artar. Yerel yönetimler kanununa göre köyler seçime etki eder. Merkez İlçe Belediye Başkanlığı devreden çıkar. Ezine Köseler köyü Büyükşehir Belediye Başkanı’nı seçer. Çanakkale büyükşehir olma özelliği, potansiyeli, kapasitesi içerisinde midir? Cevap Ç3’te saklı. Ç3 kentin bir başından diğer başına 50 dakikada gidiyorsa bizim büyükşehir olmamıza gerek yok arkadaş. Bizim zaten derdimiz büyük. Şehri büyütürsek ne olacak? Çanakkale ile Eceabat birbiriyle mi birleşecek? Birleşme demişken Kepez Belediye Başkanı, Mahalle Muhtarı olacak. Eceabat Mahalle olacak. Kilitbahir’e emlak vergisi gelecek. Kilitbahir’e emlak vergisi gelince köylü zaten tarım yok, hayvancılık yok diye bağırır mı, yoksa Allah’ım büyükşehir olduk Kilitbahir’e yılda 3 turist geliyor diye sevinir mi, karar kamuoyunun.
Son söze gelecek olursak. Huzur, özgürlük, barış, mutluluk, rahatlık ekonomik özgürlük büyüklükle ölçülüyorsa. Ortaya bir büyük koyalım, mezeleri de ayarladık mı bize her yer büyük!