Çanakkale’de her geçen gün daha da tehlikeli boyutlara gelen uyuşturucu illeti ile sadece yetkili kurumların değil topyekun mücadele etmenin gerçeği geçtiğimiz hafta içinde bir kez daha ortaya çıktı.
Gelibolu ilçemizden gelen ‘uyuşturucu kurbanı’, ‘uyuşturucudan öldü’, ‘Bonzai içiyordu’ iddiaları, iki ölümlü vakaya örnek gösterilip çağrılar yapılınca konu bir kez daha gündeme geldi. Bizler, her nedense ihtiyaç duyulduğunda ya da zor da kaldığımızda konunun önemini anlamak için harekete geçiyoruz.
Oysa, yaşamsal konularda bilgili olmanın şart olduğunu unutmamamız gerekir. Örneğin 6 Şubat tarihinden beri Ayvacık merkez üssü olarak belirlenen ve Çanakkale’de de hissedilen depremlerde kaçımızın yanında deprem çantası vardı? Kaçımız çocuğumuza ‘bak deprem olunca yapılacak iş şu’ diye başlayan bir cümle kurup eğitim verdik?
Toplumsal hayatta ‘olmazsa olmaz’ dediğimiz ancak uygulamadığımız konuları hayata geçirmemiz artık şart. Önce eğitim ilkesinden hareketle çevre ve hava kirliliğinden kanser vakalarının artmasına kadar uzanan zincirde ‘neler yapabiliriz?’ sorusuna oturup birlikte cevap bulmalıyız.
Örnekleri çoğaltabilirim. Ancak benim bu yazımdaki temel amacım Gelibolu’dan başlayan uyuşturucuyla mücadele ateşinin çoğalarak tüm ilçelere örnek olmasına katkı sunmak.
Doğan Zelova…
O bir gazeteci…
Hem de yılların gazetecisi…
Benim gibi yakından tanımayanlara sosyal medyada ‘gariban bu akşamda balık yiyor’ fotoğrafı ile belki gözünüze çarpmıştır örneğini verebilirim. Neşeli, hayat dolu bir arkadaşımızdır Doğan Zelova… Gelibolu’da olup biteni yakından, derinden takip eder ve kamuoyuna haberi duyurup görevini layıkıyla yapar.
İşte o gazeteci arkadaşımız ilçedeki uyuşturucu yaygınlığını sadece haber yapıp okurlara duyurmakla yetinmeyip bir de mücadele çağrısı yaptı. Doğan Zelova annelere, babalara seslendi..
“Birinin susmaması gerekiyordu”…
Gelibolu’dan uyuşturucuyla mücadele için görüşlerini söyleyen gazeteci arkadaşımız Doğan Zelova bakın ne diyor?
“Bir gazeteci olarak bu tür haberleri mahalle baskısı, aile baskısına rağmen yapıyoruz. Ne zaman ailelerin kendi başlarına geldiğinde, canları yandığında bu illetin ne kadar kötü olduğunu anlıyorlar. O zamanda iş işten geçmiş oluyor. Bir şeyler yapmak lazımdı. Çünkü artık okullara kadar iniyor bu iş. Birinin susmaması gerekiyordu, bende onu yaptım. Uyuşturucuyla mücadelede cezaların ağırlaştırılması gerektiğini düşünüyorum. ‘İçiciyim’ deyince serbest kalıyorlar. Satıcılara ağır cezalar verilmesi gerekiyor. Çünkü ölümü sebebiyet veriyorlar”
Gazeteci Doğan Zelova’nın tespiti böyle…
Sonra, uyuşturucuya karşı nasıl örgütlenilmesinin küçük bir örneğini veriyor Doğan Zelova..
Diyor ki;
“Bir annenin önünde hiçbir güç duramaz”
“Bir kişi bu mücadelede başarılı olamaz. Bu mücadeleye derneklerin, ailelerin özellikle annelerin katılmasını istiyorum. Herkes üzerine düşen görevi yapmalı.”
Görüşlerinin altına imza attığım arkadaşım, dostum Doğan Zelova’yı örnek kişiliğini kamuoyuna yansıtmaktaki duyarlılığından dolayı tebrik ediyor ve Çanakkale il genelinde, ülkemde mücadele bayrağını taşıyacak , onlara ‘biz de varız’ diyerek destek verecek yeni Doğan Zelovalar çıkmasını diliyorum…
Uyuşturucuya Hayır!
Anneler-babalar…
Doğanlar, Ayşeler, Ahmetler göreve…
Saygılarımla…
Not: Arkadaşım Doğan Gelibolu’ya geleyim de iki ‘gariban’ balık yiyelim. Olur mu?