10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü. Türkiye’ye özgü bir gün olan Çalışan Gazeteciler günü 1961 yılından 1971’e kadar Çalışan Gazeteciler Bayramı olarak kutlandı. 1971’den günümüze Çalışan Gazeteciler Günü haline büründü.
Uzun uzun düşünmeye fırsat bulunan günlerden olan 18’li yaşlarda gençlik ve gelecek planlaması yapılır. 18 yaşına giren birey toplumdan kendisine konfeti patlatılmasını talep eder. Barlara ve eğlence mekanlarına girişte özgürlük hat safhaya ulaşırken ehliyet süreci taçlandırır. Sıra gelecek planlamasına geldiğinde bazı zihinlerde gazetecilik mesleği belirir. Bölümün gerekliliklerinde, sosyal zekası yüksek olan, okuduğunu anlayabilen ve yorumlama kabiliyetine sahip olunan yetenekler diye yazar. İhtiyaç olunan puan alınır ve gazetecilik okunur. Okunurken keyifli olmasının yanında öğrenci bitince ne olacak kaygısına kapılır. Aileler okudun da ne oldu, ne işine yarayacak yorumlarında bulunur. Okul biter kep cüppe giyilir diploma cebe konur doğru iş aramaya çıkılır.
Piyasada ekmeğin aslanın neresinde olduğunu çözenler iş bulurken daha yeni ekmek ve aslan kavramlarıyla tanışan birey bir okuduğu bölüme bakar bir de kendisine… Uğur Mumcu örnek alınır, Abdi İpekçi’ye özenilir. İş bulunur gece-gündüz, bayram-seyran, 1 Mayıs derken ‘sigortalı iş buldum, toplumun sesini yansıtıyorum’ diyerek birey mutluluğun içine düşer. Sonrasında alınan maaşla geçim kaygısı boy gösterir bu bölümde yapılan iş ve ortaya konan emek sorgulanır ve nihayetinde Uğur Mumcu’nun sözü akıllara gelir.
“Bir kişiye yapılan haksızlık tüm topluma karşı işlenmiş bir suçtur. Susanlar da bu insanlık suçlarına katılmış olur.” Mumcu’nun izinden giden babayiğitler gördüğünü, duyduğunu, hissettiğini yazarken izini kaybedenler ne yazdığının bilincini yitirir. İletişim kuramlarında yer alan teorilere göre medya sermaye ile işbirliği içerisindedir ibaresi yer alır. Para ve ekonomi basını, radyoyu, televizyonu, ve gazeteyi şekillendirirken, dilini de belirler. Ben değil kuramlar yazıyor. Cebi yerine kalemine bakan topluma bakan gazeteci esas gazeteci midir? Sorunun cevabı uzaklarda değil sokaklarda… Sessizliğe karşı boyun eğmeyen, düşündüğünü, gördüğünü yazan gazeteci ise parmaklar ardında!
Önümüzde iki farklı istatistik veri bulunuyor. Çağdaş Gazeteciler Derneği verilerine göre; tutuklu bulunan mevcut durumda 140 gazeteci var. Tutuklu Gazeteciler Dayanışma Platformu’na göre ise tutuklu gazeteci sayısı 9 Ocak 2018 tarihi itibari ile 204.
Türkiye’de tutuklu bulunan gazeteci sayısı dünyadaki listeleri de yerinden oynattı. Yıllardır gelişmekte olan ülke konumunda olan ve gelişip gelişmemekte karar veremeyen memleketim yapılan araştırmalara göre tutuklu gazeteci bakımından dünya markası konumuna geldi.
Ne dedik yazının başında 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü… Emekçi basın mensuplarına, yitirdiklerimize, tutuklu gazetecilere selam olsun.
Basın Öne Eğilmesin!