19 Mayıs 1919, Türk milletinin bağımsızlık yolunda attığı ilk adım ve Milli Mücadele’nin başlangıç tarihidir. Bu tarih, aynı zamanda Mustafa Kemal Atatürk’ün gençlere verdiği değerin ve güvenin sembolüdür. Atatürk, 19 Mayıs’ı “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak ilan ederek, ülkenin geleceğini gençlerin omuzlarına emanet etmiştir. Peki, Atatürk’ün hayal ettiği gençlik ile bugün var olan gençlik arasında hangi farklar var?
Atatürk, gençliği eğitimli, vatansever, çağdaş düşüncelere sahip, yenilikçi ve çalışkan bireyler olarak görüyordu. Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren eğitime ve gençliğe büyük yatırımlar yapıldı. Atatürk’ün gençlerden beklentisi, ülkeyi modern medeniyetler seviyesine çıkarmak ve Cumhuriyet’in kazanımlarını korumaktı. Ancak bugün, Atatürk’ün gençliğe bakışı ile karşılaştırıldığında, sosyal medyanın pençesinde kıvranan, değerlerini bir ‘like’, bir ‘share’ için feda eden bir gençlik görüyoruz. Eğitim ve liyakat, artık bir kenara itilmiş; asgari ücretle geçinmeye çalışan, uzmanlık alanlarına rağmen iş bulmakta zorlanan gençlerin yerini, sosyal medyada şaklabanlık yaparak kolay para kazanma peşinde koşan bir gençlik almış.
Bugün ise gençlik, dijital çağın etkisi altında, farklı bir yol izliyor. Sosyal medya, gençlerin hayatında büyük bir yer kaplıyor. İnfluencerlar ve fenomenler, gençler arasında idol haline gelmiş durumda. Bu kişiler, çoğunlukla içerik üretmek, izlenmek ve takipçi kazanmak için çabalıyor. Ne yazık ki, bu süreçte gerçek yetenekler, liyakat ve eğitim geri planda kalıyor. Sosyal medya fenomenlerinin kazandığı paralar gençler için cazip bir hedef haline geldi. Eğitim almak, uzmanlık alanında çalışmak ve liyakat sahibi olmak gibi değerler, bu kolay para kazanma yöntemlerinin gölgesinde kaldı. Gençler, diplomanın ve eğitimin artık maddi getiri sağlamadığı, aksine asgari ücrete mahkum olma riskini taşıdığı bir dünyada yaşıyor. Bu durum, gençlerin sosyal medya platformlarında kendilerini göstermek için değerlerinden taviz vermelerine neden oluyor. Bugünkü gençlik, sosyal medya kölesi haline gelmiş durumda. Fenomen olma hayaliyle, izlenmek uğruna şaklabanlık yapan gençler, toplumsal değerleri ve kişisel gelişimi geri plana atıyor. Sosyal medyada popüler olma isteği, gençlerin asıl potansiyellerini ve yaratıcı enerjilerini kullanmalarını engelliyor. Fenomenlerin anlamsız ve yüzeysel içerikleri, gençlerin entelektüel gelişimini de olumsuz etkiliyor.
Eğitimli, donanımlı ve liyakat sahibi gençler ise, ne yazık ki ekonomik zorluklar ve işsizlikle mücadele ediyor. Üniversite diploması, yıllarca süren emek ve çaba, asgari ücretle çalışmanın ötesine geçemiyor. Bu durum, gençlerde hayal kırıklığı ve umutsuzluk yaratıyor. Atatürk’ün hayal ettiği gençlik ile bugünkü gençlik arasındaki bu uçurum, ülkenin geleceği açısından endişe verici. Atatürk’ün gençlere olan güveni ve inancı, onların ülkeyi daha ileriye taşıyacağına yönelikti. Bugün ise gençler, sosyal medya fenomenlerinin etkisinde, değerlerinden uzaklaşarak, kolay yoldan para kazanma peşinde. Bu durum, ülkenin geleceği ve toplumun değerleri açısından büyük bir tehlike arz ediyor. Atatürk’ün gençliğe emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti, eğitimli, çağdaş, çalışkan ve vatansever gençler sayesinde yükselebilir. Ancak, bugünkü gençlik sosyal medya kölesi olarak, şaklabanlıkla zaman geçirerek, izlenmek uğruna değerlerinden vazgeçerek, Atatürk’ün hayal ettiği gençlikten çok uzak bir noktada bulunuyor.
Bu vesileyle, Atatürk’e olan borcumuzu ve onun hayal ettiği gençliği yaşatmak için daha çok çalışmamız gerektiğini bir kez daha hatırlamalıyız. Değerli gençler, eğitim, liyakat ve çalışkanlık, Atatürk’ün sizden beklediği en önemli özelliklerdir. Sosyal medya kölesi olmaktan ziyade, ülkenin geleceği için çalışan, üreten ve değerlerine sahip çıkan bireyler olmalısınız. Atatürk’ün hayaline ulaşmak için, onun izinden gitmeli ve onun değerlerine sahip çıkmalıyız. Bu düşüncelerle, Atatürk’ten özür dileyerek, onun hayal ettiği gençliği yaratmak için daha çok çaba sarf etmeliyiz.
Hüseyin Çay