LEYLEĞİN ÖMRÜ!
Havalar ısınmaya başladı. Leylekler gelmeye başladı. Hatta ilk gördüğümüz Leylek havada uçuyordu. Bu demektir ki, yıl içinde gezeceğiz. Aslında gezmek, görmek lazım. Çoğu insanımız, ülkemizin güzel yörelerini, bakir, el değmemiş doğasını gezmek yerine, yurtdışını tercih ediyorlar. Oraya da gidecekler ancak, öncelikle kendi ülkemizi gezsinler. Şu anda memleketimizin birçok problemi var. Hangi birini sayalım ki? İzzet Altınmeşe’nin türküsündeki gibi, “Dert bir değil, elvan elvan” Karı koca kavgası, kaynana dırıltısı, geçim sıkıntısı, güneydoğu sınırımızdaki savaş. Patlayan bombalar. Deprem. İşsizlik. Dış borç. İç borç. Anlayacağınız Deniz bitmiş. Ekonomi çökmüş durumda. Peki, biz ne ile uğraşıyoruz? Evet, mi? Hayır mı? İşi gücü bırakmış, birbirimize muhalefet ediyoruz. Birbirimizi incitiyoruz. Bakmayın siz, bu Referandumu fırsat bilip, içinden çıktıkları siyasi oluşuma muhalefet edenlere. Onların derdi kırmızı pabuç. Memleket filan değil. Elbette ki günü gelince, sandık başına gidince, herkes hür iradesi ile oyunu kullanacak. Vatandaşın, oyunu etkilemek için yapılan varyasyonların, tamamının yanlış olduğunu ve ters tepki yaratacağını düşünüyoruz. Her iki taraf için de geçerlidir bu durum. Bu kadar problemin içinde milleti ikiye bölmenin ne alemi var? Bırakın herkes anayasa değişikliğin okusun. Ona göre karar versin. Yani sizin propagandanız ile fikir mi değiştirecekler? Garip bir toplumuz. Ortaya bir konu atılıyor. Peşine takılıp gidiyoruz. Diğer sorunları görmezden geliyoruz.
GEÇMİŞE BAKIN
Bakınız. Yakın tarihin tamamını yaşayan bir büyüğünüz olarak herkesi itidale davet ediyoruz. Turgut Özal rahmetli Parti kurduğu zaman, askeri idare onun aleyhine çalıştı. Karşısına başka parti çıkardı. Rakibini destekledi. Ama sonuç ne oldu? Bu kadar baskıya rağmen Özal kazandı. 12 Eylülden sonra Demirel, Erbakan Türkeş, Ecevit’in siyasi yasağının kalkması için yapılan Referandumun sonucu ne oldu? Hatırlayan var mı? Turgut Özal Hayır kampanyası başlattı. Gücü de vardı. İktidarın bütün nimetlerini kullandı. Sonuç? Evet çıktı. Siyasilerin yasağı kalktı. Yani anlayacağınız, bu millet, dayatmaya itiraz ediyor. Dayatmaya gelmiyor. Bu sebeple gelini incitici şeyler söylemeyin. Filan verdi diye terörist ilan etmeyin. Sizin düşünceniz doğru, karşınızdakinin ki yanlış saplantısına düşmeyin. Âşık Veysel rahmetliyi hatırlayın. Ne demişti?
Kim okurdu, kim yazardı.
Bu düğümü kim çözerdi.
Koyun Kurt ile gezerdi.
Fikir başka, başka olmasa.
AZICIK KAHKAHA
Köyünden ayrılıp, zengin olmak için yollara düşen Temel, yıllar sonra çok zengin olarak dönmüş köyüne… En samimi arkadaşı olan Dursun, bu serveti nasıl yaptığını sormuş, Temel de hiç kimseye söylememek şartı ile sırrını açıklamış: – Ula Dursun, haçan ben Afrika diye bir yere gittim. Orada Nil nehri dedikleri bir yerden timsah avladım ve çok zengin oldum da. – Ula Temel, ne ettin o timsah denen hayvanları? – Ula Dursun, en değerli çantalar timsahlardan çıkıyor.
Dursun da Temel’e özenmiş, tarlayı takkayı satıp düşmüş yollara, aradan yıllar geçmiş ama geri dönmemiş. Dursun’u merak eden Temel, atlamış özel uçağına ve Nil nehri kıyılarına gelmiş. Oradaki yerlilere arkadaşı Dursun’u tarif edip, nerede olduğu sormuş, yerini öğrenip yanına gittiğinde, Dursun’un elinde bir olta ve yanında dağ gibi yığılı ölü timsahları görmüş. Dursun timsahı yakalıyormuş, ağzını açıp içine baktıktan sonra yan tarafa atıp, kendi kendine söyleniyormuş: – Ula bundan da çanta çıkmadı! Sağlıcakla kalınız.