KAYBETMİŞSİNİZDİR

Hani deyim haline gelmiş bir saptama vardır. “Solcular yüksek sesle, İslamcılar kısık sesle, Ülkücüler de gizlice dinler” denir Ahmet Kaya için…

Dün gece yazıma başladım. Birkaç cümle yazdıktan sonra, mahallemizdeki gençler, (sanırım üniversite öğrencileriydi) makamı tam tutturamasalar da Ahmet Kaya’nın bir şarkısını, söylemeye çalışıyorlardı. İster istemez, ben de kulak kabartıp eşlik etmeye çalıştım. Müzik duyularım, sadece dinlemekten ibaret olduğu için beceremedim. Söyledikleri şarkının sözlerini bir şiirden hatırladım.

Yılmaz Odabaşı’nın o güzel şiiri var ya, Ahmet Kaya besteye dönüştürmüştü. İnsanı uzak diyarlara sürüklüyor. “Bu aşkın nüshası rüzgârlarda, aslı bende kalacak. Sende ihanet gülüm, bende matem kalacak” diye başlıyor.

Çanakkale siyasetindeki durum da tıpkı Ahmet Kaya’nın dinleyici kitlesine benziyor. Birçok CHP’li kendi partisinin İl, İlçe başkanlarını, eleştiriyor. Belediye Başkanlarına olan eleştirilerini ise yüksek sesle dillendiriyor. Benzer durum diğer partilerde farklı mı? Kesinlikle değil. Birçok MHP’li tıpkı CHP’liler gibi yönetimlerini ve genel merkezlerini kısık sesle eleştiriyor. AK Partililer ise kendi milletvekillerini, yönetimlerini hatta hatta genel merkezlerini, kadrolarını ve bürokratları Ahmet Kaya dinleyici kitlesi tarifi gibi gizlice eleştiriyor.

Memleketin kötü adamı rolünü oynamaya hazırım. Bunu da memlekette yaşayanlar ve kentin siyaseti için üstleniyorum. Yazacağım ve söyleyeceğim her cümlenin nesnesi ya da öznesi olarak üstüne alınıp birbirimizi de düşman ilan etmeyelim. Herkes kendi yerinde ve alanında mutlaka birer değerdir. Bunları da baştan peşinen söyleyip bilelim.

Kulislerde konuşulanları biraz açalım isterseniz. CHP’de eleştiriler artık boyut değiştirmiş durumda. Yani eleştiriler, yerini suçlamalara bırakmış. En fazla suçlanan isimlerin başında Belediye Başkanları, kentimizde ise Sayın Ülgür Gökhan geliyor.  Tam anlamıyla bir günah keçisi durumunda. Belediye çalışanlarından tutun, kendi partisini ve rakip parti, AK partililerin hedefindeki tek isim… Yapılan eleştirilerin içi boş olanı da var, haklı olanı da.

Siyasi rakibi olarak görülen, bilinen Sayın Bülent Turan’la bu alanda aynı kaderi paylaşıyorlar aslında. Hep eleştiriliyorlar. Bunun da en büyük nedeni oluşturdukları kadrolar sanırım. (Bir başka yazımızda isim isim bu kadroları hep birlikte irdeleyelim.)

Her yiğidin kendine göre bir yoğurt yiyişi vardır. AK Parti Grup Başkan Vekili Sayın Bülent Turan’ın da siyaset yapma şekli, sistemi kendine has ve özgü. Sayın Turan da kendi partisi içinde köşe bucak en fazla eleştirilen isim olarak biliniyor. Parti içersindeki lakabı “Atom karınca.” Öyle hızlı ve çok çalışıyor ki kimse hızına yetişemiyor. Bizler buna alışık değiliz. Malum Çanakkaleliler olarak deniz kıyısında fazla iyot aldığımız için yavaşız. Yani ağır çekim halindeyiz. Sayın Vekilimizin hızına yetişemiyoruz ve konuşuyoruz. Böyle de denilebilir.

Bir başka durum daha var. Buna ister gerçek deyin ister alışılmışlık deyin. İsmine ne koyacağınız önemli değil. Çanakkale’nin siyasette efsaneleşmiş ismi olarak bilenen Sayın Ersümer dönemini bir hatırlayalım. Yönetimlere, partililere, hatta bürokratlara bile bu kadar siyasi alanlar daraltılmamıştı. (Cümleyi biraz açalım)

Sayın Turan’ın ekibi, öyle anlaşılıyor ki partisine, hatta bürokratlara bile hiç hareket alanı bırakmamış. Nereye gitsen, hangi partili ağzını açsa en fazla yakındığı konu bu… Siyaset alanı son derece daraltılmış durumda. Çanakkale’de siyaset yapan, ticaret yapanlar olarak azıcık rahatızdır. Çanakkale halkı şunu da çok iyi bilir. Başta bürokratlar ve günün siyaset yapan kişilerin ekipleri, hep gelir geçer olduğudur. Sonunda bu kentte yaşayanların kaldığını çok iyi bilir ve bunu unutmaz. Vekil seçip Ankara’ya gönderdiğimizin kaçı geri gelip kordonda karşımıza çıkıyor?