‘Ağzı olan konuşuyor’ derdik eleştiri sınırlarını zorlarken, ya da o anlatımın ‘çürük’ olduğunu kanıtlamaya çalışırken.
Ağır sözdü ‘ağzı olan konuşuyor’… Çünkü herkesin ağzı vardı ama herkes aynı konuda konuşmuyordu.
O söz bir yandan da ‘bilgisi olsun olmasın konuşan’ anlamına geliyordu ya en kötüsü de oydu.
Bugünlerde ise ‘dokunulmazlığı olan konuşuyor’…
Malum OHAL henüz kalkmadığı için gazeteciler başta olmak üzere, STK başkanları, hatta ve hatta siyasi parti temsilcileri (iktidar hariç) konuşurken/yazarken çok iyi düşünüyor, tartıyor ve öyle uygulamaya geçiyor.
Sonuçta ‘çifte kavrulmuş leblebi’ gibi olma ihtimali var …
Dokunulmazlık deyince ilk akla gelen ‘milletvekilleri’dir. ‘Dokunulmazlıklar kalkacak, kürsü dokunulmazlığı hariç tüm dokunulmazlıklar kaldırılmalıdır’ gibi söylemler bir türlü hayata geçmeyince/geçemeyince ve de yaşadığımız günler OHAL damgalı olunca ‘iddia edildi’ sözcüğünü sık kullanmaktan başka çare kalmıyor.
Adam belge gösteriyor…
Gazeteci yazıyor…
“Elinde belge olduğunu iddia etti”
O belgeye iki dakika sonra sahte deniliyor…
Gazeteci yine yazıyor…
“O belgenin sahte olduğu iddia edildi”
Belgeler gazetecilere dağıtılıyor…
Gazeteci yine yazıyor…
“Belge olduğu iddia edilen metinlerde şöyle yazıyor”
Bu verdiğim örnekler her ne kadar dokunulmazlığı olmasa da yazabilen gazetecilerdir. Bir de haberi dahi manşeti bırak sayfalarında görmeyen gazeteciler var onlara da zaten ‘yandaş-candaş’ gibi atıflarda bulunuyorlar.
Dokunulmazlığı olan ise şöyle konuşuyor ve yazıyor:
“Bu ülkede bir anne çocukları üşümesin diye fön makinesini açıp, yoksulluk nedeniyle intihar etti, canına kıydı. Böyle bir durumda bu devasa paralar nasıl geçiyor kursağınızdan, nasıl vicdanınız rahat ediyor. Yazıklar olsun size”
Sen yaz da görelim?