Atatürk bir hayal kurmuştu ve onu gerçekleştirmek için 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’dan başlattığı kurtuluş mücadelesini adım adım Türkiye Cumhuriyeti’ni 29 Ekim 1923 tarihinde ilan edene kadar sürdürmüştü. Saltanatın ülkeyi çöküşe götürdüğünü, gençlik yıllarında anlamış ve birkaç kere çevresine, Cumhuriyet ile yönetimin gerektiğini söylediği biliniyor. Ne mutlu o günlerde ülkesi için endişelenen binlerce Osmanlı Türkü gençlerden birisi olan Mustafa Kemal hayallerini bize de yaşattı.
Her devlet birbirinin üzerine kuruluyor. Devletlerin miras bıraktığı birikim mutlaka yenisine geçiş yapıyor. Biz hem Türkiyeli hem Osmanlı, biraz da Selçuklu ve daha eski Anadolu uygarlıklarının izlerini taşıyoruz. Dilimizde, geleneklerimizde, kanunlarımızda bu devletlerin belirtilerini görüyoruz. İlkel zamanlarda sürülerinin peşinde, verimli otlakları arayan Oğuz boyları tüm bireyleri eşit toplumlarmış. Liderleri o gün için en değerli yiğit genç Alplerden olurmuş. Daha yiğidi gençlerden çıkınca toplum yeni liderini hemen kabul edermiş. Yani aile saltanatı olmadan yüzlerce yıl eşit şartlarda yaşamışlar. Eşit şartlarda yaşama ve her bireyin birbirine eşit olması geleneği bizim genlerimizde olan bir şey. Anadolu’ya ulaştığımızda buralarda yaşamış eski devletlerin gelenekleri bize geçmiş. Buralarda derebeylikler, saltanatlar, toplumun seçkin memurları, tüccarları, toprak ağaları, ruhban sınıfları geleneği, bizim de eski eşit bireyler ve eşit toplum yönetimi geleneğimizi bozmuş. Sonrası hepimizin bildiği tarihi gelişmeler sonucunda “hasta adam” benzetmesiyle yıkılmaya çalışılan Osmanlı veya daha doğrusu gerçek amaçları olan Müslüman halkı yok etme çabası. İnanın ki bu amaç bize dışarıdan bakan tüm toplumların uzun vadeli planlarında, geri planda bekletiliyor.
Atatürk Cumhuriyeti ilan ederek bu planları bozmuştur. Toplumun eşit bireylerinin temsilini sağlamak için kurduğu yeni devlet, dışarıdaki bizi parçalamaya çalışan düşmanların savundukları tüm olumsuz tezleri boşa çıkarmıştır. Bize düşen Cumhuriyetimizin de altını boşaltan saltanat severlerin adaletsiz, kişiden kişiye değişen kurallar ve yönetim şekillerine karşı durmaktır. Eğer başarılamazsa dışarıda bekleyen aç kurtlara yem oluruz. Belki bizim soyumuzdan gelenlerin kalanları yine de bu topraklarda yaşar ama parçalanmış ve yeni yöneticilerinin haklarında verdiği karar ne olursa öyle yaşar. Bu karanlık senaryoya sonsuza kadar ulaşmayacağız. Bize liderlik edecek gençler yetişiyorlar. Cumhuriyetimizin ilan edilişinin 100. Yılı kutlu olsun.