Nöbetçi Eczaneler
Görsel Yapay Zeka ile üretilmiştir.
Dizlerinin üstüne yavaşça çöktü. Ellerini tozlaşmış toprağa koyduğunda gözündeki bir damla yaş çoktan yere düşmeye başlamıştı. Yer iki yıldır kuraktı. Gözyaşı bu susuzluğu gidermese de milattan önce 1678’de Anadolu’da yaşayan kahramanımız ağlamasını sürdürdü. Bu tanrıların gazabından başka bir şey olamazdı. Belki de fırtına tanrısı Teşup’a sunulan adaklar yetersizdi. Açlık her yeri sarmıştı. Onlarca yıldır sık aralıklarla savaştıkları düşmanlar bile artık saldırmıyordu. Yurtlarını terk etmekten başka çareleri yoktu. Kahramanımız, Teşup’a Hatti dilinde dualar okuyarak bir zamanların görkemli kentinden ayrılmak için hazırlıklara başladı. O sırada büyük tapınakta bir ateş yandığını gördü. Kerpiç tapınağa vardığında son bir adak sunuluyordu. Hiddetli yakarışlara o da katıldı. Tam da o esnada ufukta toplanan bulutlar yeryüzünü kül grisi bir renkle beziyordu. Kahramanımız yakarışları sırasında aldığı derin nefeslerin yağmurla ıslanan toprağın serin kokusuyla dolduğunu anladı. Ve Teşup onlara acımıştı…
İnsan hikayeleri sever. Tüm algı kalıplarımız hikayeler üzerine kurgulanmıştır. Yüz binlerce yıldır bu şekildedir. Örneğin, başımıza kabullenemeyeceğimiz bir şey geldiğinde analitik olarak bunu kabul etmek için hikayeler üretiriz. Mantık çerçevemiz bu anlatılar üzerinden şekillenir. Bir dakika düşünün; sizin de bir hikayeniz var. Hem de kronolojik. Çünkü insan bu şekilde bütün kalabiliyor. Süregelen anlatıda boşluklar ya da mantık hataları meydana gelirse o zaman sıkıntılar başlıyor veya o boşluklar yaşanmamış sekanslarla doluveriyor. Bugün yağmurun fırtına tanrısı Teşup tarafından yağdırılmadığını biliyoruz. Ancak o günlerde insanlar, kontrol edilemeyen güçler üzerinde anlatılar ve tanrılar aracılığıyla hakimiyet kurmaya çalışıyordu. Bugün de biz başka hikayeler ve güçler etrafında birleşmiş durumdayız. Mitler ve anlatılar toplumları bir arada tutar. Gerçek olması gerekmeksizin ki gerçeği her zaman daha çok tutar; iyi bir hikayesi olan lider kitlelerde Teşup etkisi yaparak yükselişini sürdürebilir. İnsanız… Büyük masalları severiz. Kapılırız. Doğamızda var.
Günümüzde bu anlatılara daha fazla maruz kalıyoruz. Netflix ve türevleri yüzlerce hikayeyle dolmuş durumda. Gece olduğunda evlerimize gidip kabilenin ateş başında toplandığı gibi bu platformların etrafında toplanıyoruz. Masalcı dedemizi kumandayla aktif edip bize istediğimiz öyküyü anlatmasını sağlıyoruz. Oradan bulamazsak sosyal medyada başkalarının yaşamlarına bakıyoruz. Dedik ya; insan hikayeleri sever. Bu nedenle sosyal medya platformları sürekli yeni özellikler ekleyerek hikaye paylaşımını teşvik ediyor. Sizin yaşamınızın kronolojik akışı çok önemli ve başka insanlar tarafından antik dönemdeki kahramanımızın fırtına tanrısı Teşup’u önemsediği kadar önemseniyor.
Tüm bu masal kaosunun ortasında zihnimiz ağzının suyunu tutamaz haldeyken ve biz teknososyal aptallara dönüşürken zaman akıp geçiyor. Bu sırada hikayesi güçlü olan algıyı yönetiyor. Algıyı yöneten her şeyi yönetiyor. Bunun sebebi ise algının inancı da yönetmesi. İnsanlar ispatlanmış bilimsel gerçeklere kulak asmayıp dünyanın düz olduğuna inanabiliyor örneğin. Güzel bir hikayesi var çünkü. Belki de kutuplardan hafifçe basık ekvatordan şişkin dünya düzü kadar heyecanlandırmıyor onları. İnsan hikayeleri sever. Ancak hikayeler değişir…
Özgün Çağlar Berkit