Bu hayata gelmek en büyük seçim. Düşünsenize yaşayacağımız birçok deneyimi bir paket halinde kabul ederek geliyoruz. Anne babamız, geniş ailemiz ve çevremiz hepsinin iyi ya da kötü diyebileceğimiz yanları var. Öğretmeye hevesli ama baskıcı bir ailemiz de olabilir, deneyimi kendin al derken bizi tamamen bir boşluğa bırakan bir ailemizde. Aile fertlerinin de işi zor. Temel duyguları verecek ama fazla ileride gitmeyecek. Bir proje yazmak kadar kolay değil bir ruhu inşa etmek. Sıkı bir eşlik edebilme gücü ve sabrı gerekli. Bir ruh inşa edildikten sonra mutlaka değişim ve bazen de dönüşüm istiyor. Bir bebeğin evrelerini düşünün. Dünyaya gelen insan da ölüm deneyimine erene kadar birçok dönem yaşıyor burada. Herkes için başka bir yaş aralığında gerçekleşen bu değişim bizim ergenlikten çıkıp olgun ruha doğru yol alışımızda, sorgulamalar ile başlıyor. İnsan değişimi getirecek olanın kendisi olduğunu farkedene kadar biraz zorlanıyor. O zaman anlıyoruz ki biz yapmadan kimse bizim için bir şey yapamaz. Bir başkasına benim yerime düşün deseniz belki bir miktar gerçekleşebilir ki bu sadece bir fikirden ibarettir. Ancak benim yerime nefes al deseniz bu mümkün değildir. İşte beni değiştir demek de bunun gibi mümkün değildir. Her şey kişinin kendi deneyimlerine bağlıdır. Bir başkası bu fikirlere sadece yeni bakış açıları getirip yolunuzu aydınlatabilir.
Bana sıkça soruyorlar hangi kişisel gelişim kitaplarını okudunuz. Pek çoğunu diye cevap veriyorum. Ancak en önemlisi kendini ve başkalarını okumaktır. En iyi deneyim yaşıyorken alınır. O hikâyenin içinde olabilmektir mesele. Bir kişiye şifa olmak büyük bir sözdür. Şifa yaradandan gelen bir sihirdir. Şifacı sadece varolana aracıdır. Bedenine aldığı sihiri fark edebilen insan, onu işlemeyi seçerse iyileşir. Bu yine yaradanla insan arasındadır. Bir şifacı için kibiri bir yana koymak ve sihire şahit olabildiğine şükretmek en büyük armağanı görebilmektir.
Kitaplara gelince;
“Bütün kutsal kitapları yakın” demiş Buddha
Şems, Mevlana ‘ya
“Yak bütün bildiklerini ve okuduklarını” demiştir.
Aslında en büyük öğrenme yaşamaktır.
Ben en çok da cinayet romanları okurum. Gerçekten bir insan ne düşünür yaşarken ve ölüme yaklaşırken neler hisseder en güzel onlar anlatır. Gerisini bilmek çok da kolay değil zaten.
Sevgiyle…
BANU KAPIKIRAN