Günlerdir, aylardır üzerimden atamadığım bir huzursuzluk. Nasıl bir savaş veriyorum usul usul. O çekiyor, kanım çekilir gibi ve birden kendimi yerlerde buluyorum. Başımı kaldırdığımda yukarısı çok uzak. Çıkmak istiyorum, alışkanlıktan. Ayağımı basacak yer bulamıyorum. Uzanıyorum yere artık. Beklemeyi öğrendim. Bazen çok yukarıdaki o boşluktan, aydınlıktan ışık vuruyor duvarlara. O zaman bir kaç adımlık yer görüyorum. Basıyorum. Yükseliyorum. Ellerim kanıyor tutunmaktan. Ayaklarımın altı çıplak, acıtıyor bastığım bazı yerler. Yine de yükseliyorum. Işık artıyor. Ben çıktıkça dökülüyor üzerimden parça parça çamur gibi ağırlıklar. Bebekleri de böyle bırakmıştı bedenim, parça parça. Ama kanamıyorum şimdi. Temiz hava doluyor ciğerlerime. Az kaldı diyorum. Az kaldı, birazdan berrak bir gökyüzünün altında derin derin nefes alacağım. Kuşlar uçacak, sığırcıklar. Onları seviyorum en çok.