W. Somerset Maugham’ım vurguladığı gibi “Düşünce yeteneğini öldüren en büyük düşman alışkanlıklardır.” Sürdürüldükçe alışkanlıkları üreten monotonluklar zamanla düşüncemizi köreltir. Monoton işlerin yönetimi otomatik beyin üstlenir. Beynimizin otomatik faaliyetlerinde aktif uyarım azalır; dikkatimiz kaybolur, adeta robotlaşırız, kullanılmayan kas zayıfladığı gibi, ihmal edilen dikkat azalarak yok olur. Düşünce yolculuğunun yakıtı dikkattir; dikkati terk edenin düşüncesi tükenir. Şehirli hayat, yapacağınız her şeyi tanımladığında, artık eksiklikleri tamamlama arayışından kopuyorsunuz. Vücudunuzu mekanik çarklara teslim ediyoruz ve beynimizi terk ediyoruz. Medeniyet, hayatımızı olumsuz alışkanlıklara teslim ederek mekanikleştirdi. Biz düşünmüyoruz; bizim adımına makineler, bilgisayarlar, akıllı telefonlar düşünüyor. İşimize veya okulumuza her gün aynı biçimde gidiyoruz, aynı biçimde dönüyoruz. İşiniz başarıya kapalıysa, akşama kadar bir koltuk üzerinde oturtulursunuz; sisteminizi geliştirmeniz, yeni çözümler üretmeniz engellenir yani düşünmeniz, yeni fikirler üretmeniz engellenir. Beynimizi kullanmak, düşünce gücümüzü kullanmak sadece zor zamanlarda ortaya çıkıyor örneğin bir çıkmaza girdiğimizde zor olan bir şey ile karşılaştığımızda nasıl bu durumdan kurtulurum diye düşünüyoruz yani sadece kendi o andaki durumdan kurtulmak için. Umarım insanlar her şeyi bilgisayarlar ve akıllı telefonlar ile yapmak yerine yani makinelerin kendilerinin yerine düşünmesinin önüne geçebilir.