Neden bazı insanlar kolayca “hayır” diyebiliyorken, bu bazıları için çok zordur?
Psikanalist Margaret Mahler’a göre bebek 5-6. aylardan 24. aya kadar ayrılma-bireyleşme dönemindedir. Sık sık bedeniyle temas eder. Elini, ayağını emer. Bedeninin nerede başlayıp, nerede bittiğine ilişkin bir farkındalığa ulaşır. Annesine dokunur. Onun burnuna, vücuduna dokunur. Onun sınırlarını anlar. Ben ile ötekini ayırt eder. Bu onun annesinden farklı bir insan olduğunu ve bedeninin sınırlarını fark etmesine yardımcı olur. Annesinin kucağında kendini geriye atarak ilk ayrışma hareketini yapar. Keşif ve merak duygusu fazladır. Evin diğer odalarını keşfetmek ister. Sık sık annesinin yanından ayrılır. Anne eğer bebeğin yanından ayrılmasına izin verirse, bebeğin gelişimi desteklenmiş olur. Bebek döndüğünde annesini bulamazsa hep bir kaybetme, sevgisiz kalma korkusu yaşar. Ya da bebek döndüğünde annesi onunla yakınlık kurmazsa, uzaklaştığı için annesinin onu artık sevmeyeceğini hisseder ve annesinin sevgisini kaybetmemek için, kendi istediği şeyi yapmaktan, keşfe çıkmaktan vazgeçer. Yani kendisinin bir uzantısı değil de ayrı bir varlık olduğunu kabul eden bir bakım verenle büyümüş çocuğun “hayır” diyebilmesi daha kolaydır. Çocuğun keşfetmesine izin veren, onu zorlamadan istediği kadar yemesine izin veren bir bakım verenle büyümüş çocuk sağlıklı bir şekilde ayrışabilir. Bebekken ayrışmasına izin verilmeyen bir yetişkinin insanlara “hayır” demesi zordur, terk edilmekten sevilmemekten korkar çünkü.
Peki sen “hayır” demekte nasılsın? Eğer sevilmemekten korktuğun için “hayır” diyemiyorsan korkularının üzerine gidebilirsin. Bunu hayal et, o kaybetmekten korktuğun kişinin bir isteğine “hayır” diyorsun. Kendini nasıl hissedersin? Sevilmeme, yalnız kalma veya terk edilme korkusu yaşayabilirsin. O zaman da çocukluk döneminde bu sevilmeme, yalnız kalma veya terk edilme korkusunu nasıl yaşadığını düşünebilirsin. Bunu bir kere yapmak yetmez, defalarca bu şekilde çocukluk anılarını hatırlamak ve oradaki sevilmemiş olma, yalnızlık, terk edilme duygularıyla temas etmek iyileştirici olur. Başka bir duygu da hissediyor olabilirsin. Hangi duyguyu hissediyorsan, çocukluk döneminde onu nasıl yaşadığına bakabilirsin. Küçükken eksik olan duygu ne ise yetişkinlikte onu ararız. Bu yüzden sevilmek senin için bu kadar önemli olabilir ve “hayır” diyemezsin. Çocukluğundaki anıları hatırlayıp o duygulara temas ettikçe ve bugün başkasından beklemeden kendine sevgi vermek için harekete geçtikçe duygusal olarak daha güçlü hissedebilir daha kolay “hayır” diyebilirsin. Kendine sevgi vermekle ilgili olan (“Canım Kendim” Deyince Gerçekten “Canım” Olur Mu?) yazımı okuyarak bu konu hakkında daha detaylı bilgi edinebilirsin. Tüm bunları tek başına yapman zor olabilir o yüzden psikoterapi almanı öneririm.
Yukarıda bahsettiğim şekilde bağımsızlaşmasına izin verilmemiş bebek yetişkinliğinde de kendini bağımsız bir birey olarak görmekte zorlanır. Kendisini, çevresindeki insanlarla bir bütün olarak görme eğiliminde olur. Bu nedenle “hayır” cevabını duymak istemez. Birine “hayır” demek de, birinden “hayır” cevabı almak da normaldir. Çünkü aynı değil farklı kişileriz. Düşüncelerimiz farklı, duygularımız farklı… Eğer başkasıyla bütünleşmişsen ve kendini ayrı bir insan olarak hissetmekte zorluk yaşıyorsan, “hayır” cevabı almak senin için çok kötü bir deneyim olacaktır. “Hayır” cevabını olağan karşılamak için başkasını kontrol edemeyeceğini ve ayrı insanlar olduğunuzu kendine sık sık sesli olarak hatırlatman iyi olur. Herkes kendi hayatını yaşamalı.
Sevgiler…
Psikolojik Danışman & Psikoterapist Ayyüce ATLI
Sorularınız ve yazmamı istediğiniz konular için mail gönderebilirsiniz… pdayyuceatli@gmail.com