Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Bu Fındıklar Çıldırmış Olmalı (Domateslerin de Kalır Yanı Yok)

Yaz daha yeni başlamıştı,

Yaz daha yeni başlamıştı, aylar boyunca güneşe doyacaktık, üstelik İngiltere’de yağmur yağıyor, bu da işi iyice keyifli hale getiriyordu. Ne var ki salona girince sonbaharın karanlık bulutlarının her nedense evde toplanmaya başladığını gördüm. Karım asık suratla volta atıyordu. Aman yoksa ben mi bir sakarlık yaptım, bir şey mi kırılıp döküldü diye ortalığı kolaçan ettim ama hayır, her şey yerli yerindeydi. Telefonumla meşgulmüşüm gibi yaparak hiç ses çıkarmadan oturdum. Sonunda dayanamadım, öylesine konuşuyormuş gibi bir havayla, “Bir şey mi oldu?” diye sordum. “Fındık meselesi.” İlgisizce baktım, bu kadar zararsız bir yiyeceğin böyle bir tepkiye yol açacağı kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi.

“Fındık diyorum.”

“Evet, duydum,” dedim, bir yandan da fındığı zaten pek sevmediğimi düşünüyordum.

“Alım fiyatı bugün açıklandı.”

Cevap vermeme fırsat kalmadan karımın telefonu zırıl zırıl çalmaya başladı, önce kız kardeşi, sonra kız kardeşinin kocası, sonra annesi, epey heyecanlı konuşmalar sürüp gidiyor, arada vah vah vah, yandık nidaları duyuluyordu.

Karım sonra bu yılın fındık hasadının pek fazla bir gelir getirmeyeceğini, kız kardeşinin kocasının ailesinin mali durumunun ciddi bir sarsıntı geçirebileceğini açıkladı. En büyük fındık alıcısının da Nutella olduğunu söyledi. Nutella’nın içinde fındık olduğunu bilmediğimi ona söylemeye yüreğim elvermedi. Yani, Nutella çikolata değil mi yahu? Akşam korktuğumuz gibi sona erdi, gerçekten pek fazla bir şey kazanamayacak, en iyi ihtimalle masraflarını ancak çıkaracaklardı.

Böyle kasvetli haberler son birkaç aydır sürüp gidiyordu. Herkesin hayatı kaosa sürükleniyordu, en çok etkilenenler de bu durumu kaldırabilecek durumda olmayanlardı. Televizyonda birtakım kâğıt parçalarını yakan insanları görünce bunun epey acayip bir protesto yöntemi olduğunu düşündüm ama sonra elektrik ve gaz faturalarını yaktıklarını öğrendim. Haber bültenleri ekonomi haberlerini verirken deste deste para gösterip duruyordu, doğrusu durum düşünüldüğünde bu da epeyce saçmaydı. Domates, beyaz peynir, ekmek, her şeyin fiyatı oynayanın kazanmasının imkânsız olduğu tek kollu bir kumar makinesinin ekranı gibi durmadan değişiyordu. Türkiye’de sofraların vazgeçilmezi olan ürünler herkesin tabağından uçup gidiyordu sanki. Ev kadınları aileleri için eve ancak bir somun ekmek götürebiliyor, orta yaşlı erkekler muhabirlere boş ceplerini gösteriyor, emeklilerse öğün atlamak zorunda kaldıklarını anlatıyordu.

Mahallemizdeki süpermarket basılı fiyat etiketi kullanmaktan vazgeçmişti, fiyatlar değiştikçe etiketlerin üstünü çizip yeni fiyatı yazıyorlardı. Yaşlıca bir kadın markette yanımda durdu, raflara baktı, evi yanmış gibi feryat ettikten sonra hiçbir şey almadan çıktı. İnsanlar birbirlerine yardımcı olmaya çalışıyor, politikacılarsa haber programlarında gece yarılarına kadar tartışıp birbirlerini suçluyorlardı.

Bunları güneşli bir günde Çanakkale’nin en güzel parklarından birindeki fıskiyenin yanında yazıyorum. Biraz ileride genç bir çift sandviç yiyip bir şeyler içiyor. Birkaç orta yaşlı adam amaçsızca telefonlarını kurcalıyor, artık üstüne pek uymayan eski püskü giysiler içindeki yaşlı bir adamsa öylece dalmış boşluğa bakıyor. Dikkatini hiçbir şeye yöneltmiyor, bir saatten fazladır tek başına öylece duruyor. Yüzü ifadesiz, endişe çizgileri çehresinin her yanını sarmış. Dut yemiş bülbüle dönmüş diyeceğim ama adamcağızın herhalde dut alacak parası da yoktur.

Tüm Hakları Saklıdır. | Renowtech