Yılbaşı için bir heyecan olurdu. Alışverişler, hediyeler, ikramiyeler, izinler, akşam kutlama sofraları, aile, çoluk, çocuk herkes bir araya gelirdi.
Dükkanlar süslenir, ağaçlar kurulur, kar spreyi ile cama Hoş geldin Yeni Yıl yazılırdı. Takım elbiseler vitrinlerde rengarenk, kırmızı kıyafetler ise mankenlerin üzerinde sergilenirdi. Her köşe başında milli piyango bileti, ikramiye çıkarsa kurulan hayaller vardı. Kimisi çocuğumu okutacağım, kimisi yurtdışına gideceğim, kimisi ise ev, araba alacağım derdi.
Hatta ve hatta yılbaşında kar yağar mı yağmaz mı iddiaya girilir, akşam saat 20.00 gibi camdan dışarı bakılır ve kazanan, kaybeden belli olurdu.
Şimdi ise sokak röportajlarında, yeni yıldan beklentiniz var mı diye sorduk ve aldığımız cevapların yüzde 99’u birbiri ile aynıydı. Temel cevap “Para” oldu. Ülkedeki tek gerçek, ülkede tartışılası gereken en büyük problem, ülkedeki en öncelikli gündem maddesi ekonomidir. Bunun dışında konuşulan konular gündemden sapma, gerçeklikten kopma ve halkı görmezden gelmektir.
Yüksek dolar kuru, artıyormuş gibi görünen ancak düşen ihracat rakamları, tavan yapan ithalat rakamları, pazarda, manavda girilen bunalım ve TL’nin tam anlamıyla pul olması. Çıkınız, bakınız sokaklarda Bulgaristan plakalı araçlara. Biz şimdi turizm kenti miyiz, yoksa Dünya Salı Pazarı mı olduk? Ucuzluklar cenneti miyiz biz?
Üniversite okumak isteyen gençlerle görüştünüz mü, son zamanlarda? Genelde cevap, okusak da aynı okumasak da ancak bir yola başlamak istiyoruz şeklinde gelişiyor. Umut problemi başladı. Hayal ülkede bir şeyler yapmanın ötesine geçerek, yurtdışına nasıl yerleşiriz oldu. Yılbaşı umudunun temel noktası para oldu.
Yok! Ekonomi dışında gündem yok. Üretme zorunluluğumuzun dışında, dışa bağımlılık sorunu dışında, gündem yok. Aynı zamanda gençlerin, Z kuşağının da daha yolun başında tükenmişlik sendromu yaşadığı da göz ardı edilemeyecek bir gerçek.