Sokakta, caddede, kahvede, kafede, restoran da konuşulan ortak problem yılların bizden götürdükleri değil, gelecek yıllardan beklentiler. Gergin siyaset, katakulli, ayak oyunları, ayak kaydırmaca, yüksek enflasyon, dolar kuru, kuruyemiş fiyatları, kiralar, doğalgaz, elektrik, adaletsizlik, bağımsız olmayan yargı hepsi bir bardağın nasıl taştığının kanıtı niteliğinde.
Öte yandan bazı varsayımlar, ideal düzenin İskandinav ülkelerinde olduğu yönünde. Bakınız Norveç, İsveç, Finlandiya, Danimarka, vergiler doğrudan maaştan kesilirken, eğitim, sağlık ve temel haklar ücretsiz. Öte yandan devlet doğal kaynaklarından elde ettiği geliri, yurttaşına eşit bir şekilde bölüştürürken toplumsal refah ise bir hayli yüksek.
Bize gelirsek, vergi veriyoruz. Veriyoruz vermesine de karşılığında bir şey göremiyoruz. Toplumun büyük bir kesimi huzur istiyor. Ayaklarını uzattığında, ayın sonunu nasıl getiririm değil, dünyada nerelere gideyim de neler yiyeyim, göreyim, gezeyim diye düşünüyor.
Sosyal medya kullanımının en yaygın olduğu ülkelerden birisi de Türkiye. Şüphesiz İnstagram kullanmayan vatandaş yok. Orada kurulan şatafatlı dünya ise bir yandan depresyona sürüklerken, kişilerde kendilerine yetememezlik hissiyatı yaratıyor. Yaşanmak isteyen hayat İnstagram’daki İbiza olurken, gerçek hayat gelir 8 Bin TL iken 10 Bin TL olan kira oluyor. Memlekette kiralar maaştan fazla. Hiçbir mantık ve bilimle açıklanamayan ekonomimiz, tam anlamıyla bodoslama.
Gezin kahvedeki vatandaş huzur ister. Gezin kafelerde gençler huzur ister. Gezin hastanede, postanede, orada, burada, şurada tek dert huzurdur. Adaletli, huzurlu bir yaşam çok da zor olmasa gerek.