Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Her Şeyi Gören Toplumsal Göz

21. yüzyılda hemen her

21. yüzyılda hemen her şeyi medyadan takip ediyoruz. Hatta artık kendi medyamıza sahibiz. Kendi fikirlerimizi, hayata bakış açımızı, önemli önemsiz anlarımızı ya da bize komik gelen kedi videolarını paylaşıp “biz de buradayız, varız” diyoruz. Her seferinde yüzümüze daha sert vuran enformasyon dalgalarıyla baş etmek için elimizle o dalgalara su damlaları fırlatıyoruz. Bütüne katılıyoruz. Çağın gerekliliği bu ya; dijitalleşiyoruz. Telefonumuz, bilgisayarımız, arkadaşımız, akrabamız, patronumuz, eşimiz, çocuğumuz ve tabii kendimiz dijitalde şube açmış durumdayız. Hepimizin dijital versiyonları kendi medyalarından yüz yüze iletişimi es geçerek siber uzayda var oluyor. Temas az. Yakınlık az. Yabancılaşma çok. Bireyselleşme daha da çok. Çoğumuz kendimizi ulaşamayacağı hayalleri takip eden ve farkında olmadan kendisiyle içsel çatışma yaşayan “kendisinin “bunu” hak etmediğini, daha iyisine sahip olması gerektiğini” düşünen bir anda buluveriyor. Yaşadığı ve sahip olduğu dünyaya yabancı, öylece durmasına rağmen en iyisini hak ettiğini düşünecek kadar bireysel ve realitesiyle karşılaştığında bunalacak kadar kırılgan… Tam burada yaşamdan keyif alamama girdabı, kişinin aslında mahir olduklarını görmezden gelmesine sebep oluyor. Teknolojik organımız “telefon” bizi biz yapan beynimizin yerine geçmeye başlıyor. Başkalarının hayatları (aslında yine kişisel mecraları) daha baskın hale geliyor. Yani varoluşsal mücadelesini siber uzaya kaydırmaya başlayan insan, bunu başkalarının hayatlarını ve düşüncelerini gözlemleyerek yapıyor. Sonuç olarak kendinden “bi haber” iç gözlem yapmayan, bakışları hep dışa dönük bir insan modeli oluşuyor. Kendisiyle muhakemesi olmayan herkes gibi eğreti söz ve davranışlarını fark etmeyen, aksine en doğrusunu yaptığını düşünen bir model…

Aslında böyle bireylerden oluşan toplum devasa bir göze dönüşüyor. Her kişisel bilgi neredeyse kamuya açık hale geliyor. Bu “her şeyi gören toplumsal göz” için önemli olan enformasyon dalgalarına daha fazla ivme kazandırmak. Yine de bu göz bir ironi olarak kendini oluşturan bireyleri de gözlüyor. Buna bireyin özgür alanında gerçekleştirdiği davranışların mahremiyetini hiçe sayan uygulamaların da katılmasıyla insan ortada adeta incir yaprağıyla kalıyor. Korver: “İnsan hakları açısından vazgeçilmez bir olgu olan mahremiyet hakkı bireysel özgürlüklerle doğrudan ilişkilidir. Bireysel özgürlüğün teminatı niteliğindeki mahremiyet, bireylerin kendileriyle alakalı verilerin dolaşımını denetleme hakkı olarak da tanımlanabilmektedir” diyor. Bu verilerin dolaşımını denetleme hakkını elde etmek çok zor olsa da en azından özgürlüğümüzü teminat altına almak adına bu konuda biraz dışa değil içe bakmak işe yarar görünüyor.

Antroposen çağının farklı bir fazına geçtiğimiz bu günlerde “İnsan nedir?” sorusunu sormak tüm bu kaostan anlamlı bir bilgi damıtabilmek adına önemli gözüküyor. Bu rafine bilgi gerçek ve sanalın sarmal haline geldiği dünyamızda kendimize manalı bir konum bulmamız için bizi yönlendiriyor. Böylece çılgınca dışarıyı mı merak edeceğiz yoksa daha dengeli bir bakışla özgürlüğün tadını mı çıkaracağız sorularının cevabı netleşiyor. “Biz de buradayız, varız” demenin başka yolları da ortaya çıkıyor.

Özgün Çağlar Berkit

Tüm Hakları Saklıdır. | Renowtech